Memur-Sen İl Temsilcisi ve Sağlık-Sen Çorum Şube Başkanı Ahmet Saatcı, ileri giden Türkiye’nin geri giden memurları olmak istemediklerini belirterek, ‘toplu sözleşme görüşmelerinde makul ve makbul bir teklif bekliyoruz” dedi.
Toplu sözleşme görüşmeleriyle ilgili Kamu İşveren Heyeti tarafından yapılan teklifle ilgili açıklamada bulunan Ahmet Saatcı, “Hükümet adına Kamu İşveren Heyetine başkanlık eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Julide Sarıeroğlu’nun “2018 için 3+3, 2019 için 3+3”lük teklifi kabul edilemez. Bu teklife Memur-Sen olarak kapalıyız. Kamu İşveren Heyeti kabul edilebilir bir teklifle masaya gelmelidir” dedi.
Kamu İşveren Heyetine başkanlık eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Julide Sarıeroğlu’nun sunduğu, “2018 için 3+3, 2019 için 3+3’lük teklifi’nin kabul edilebilir bir tarafının olmadığını belirten Saatcı, “Memur-Sen olarak 2018 için yüzde 16, 2019 için ise yüzde 18’lik bir teklifimiz söz konusuydu. Kamu İşveren Heyeti Başkanı “en düşük memur maaşının yüzde 97 oranında iyileştirildiğini ifade etti.
Şu an en düşük devlet memuru maaşı, bekâr çocuğu olmayan bir hizmetli için 2 bin 405 TL’dir. Yoksulluk sınırı ise ülkemizde 4 bin 800 TL’dir. Yani yoksulluk sınırının aşılması için yüzde 50’lik bir artışa ihtiyaç var. 4.Dönem Toplu Sözleşme’nin kamuoyu gündemine girmesinden bu yana çok temel bir şeyi ifade ettik: ‘Yeni ve Büyük Türkiye söylemi, masada yansıtılsın 4. Dönem Toplu Sözleşmesi bir milat olsun’. Türkiye’nin uluslararası alanda güçlenmesi, ekonomik anlamda büyümesinin kamu görevlilerine yansımasını istemek gibi temel bir teklifimiz oldu” şeklinde açıklamada bulundu.
‘Masaya Gelen Teklif Müzakere Edilemez’ diyen Saatcı, “Kamu işveren Heyeti’nin teklifinin bütün bunları karşılamaktan çok uzak olduğunu görüyoruz. Anlaşılan o ki, Kamu İşveren Heyeti’nin elindeki hesap makinesi eski Türkiye’den kalma.
Biz sunulan bu teklifi eski Türkiye’nin teklifi olarak görüyoruz. Onun için bu teklifi müzakere etmeye değer bulmuyoruz.
Bu teklife kapalıyız. Yeni, makul ve makbul teklifler geldiğinde, kapımız açık olacaktır.
2018-2019’u kapsayacak 4.Dönem Toplu Sözleşme trafiğimiz sürüyor. Bugün masada ilk teklif geldi. Teklif 2018 için 3+3, 2019 için yine 3+3 şeklinde; dört tane üçün yan yana gelmesiyle oluşturulmuş.
‘Sektöre teşvik verip bize tenkis’ yapan anlayışı doğru bulmuyoruz. Finans sektörü mevcut enflasyon rakamının neredeyse 7 katı kar etti. Cumhurbaşkanımızın ise bankaların karından şikâyetçi olan bir ifadesi vardı. Dolayısıyla bankaların karından bahsedilen bir noktada bize maliyenin cimriliğinden pay düştü anlaşılan. Alınteri dökene yüzde 3, parayı işletene yüzde 40, bankaların karı enflasyonun 7 kat üzerinden gözüküyor. Açlık sınırı yükseliyor, alım gücümüz düşüyor. 3 alternatifli teklifle masaya gittik. Masada tüm alternatifleri sunarak, hangi kalemden iyileştirme yapılacaksa bunu kamu işveren heyeti belirlesin istedik ve masaya gelirken de, 3 şartlı hazır olarak geldik. Birincisi yüzde 16 istedik, teklifimiz karşılanmış olsaydı ‘evet’ kartımızı kaldıracaktık. Müzakere edilebilir bir teklif olsaydı, ‘müzakereye açığız’ diyecektik. Masaya gelen teklif müzakere edilmeye uygun bir teklif değil. Bu teklifi müzakereye kapalıyız, yaklaşımını ortaya koyduk. Teklifi küçültenler, bu saatten sonra Türkiye’yi büyütenlerle temas kursun. İleri giden Türkiye’nin, geri giden memurları olmak istemiyoruz. Bize bu reva görülmesin” ifadesini kullandı.
Makul ve makbul bir teklif beklediklerini kaydeden Saatcı, açıklamasında şöyle dedi:
“Memuru enflasyona ezdirmedik cümlesi alım gücü hesabı yapılmadan hesap edildiği için bir illüzyona tekabül ediyor.
Alım gücümüzün düştüğünü görüyoruz. Bize ayağınızı yorgana göre uzatın denilmesin, yeni Türkiye, yorganın ayağa göre büyütüldüğü bir Türkiye olmalı. Masaya refah payı olmayan bir hesap makinesi tuşuyla gelinmiş. Biz bu hesap makinesine yüzdelik zam, refah payı, Türk tipi eşel mobil sistemini ifade eden, verilen yüzdelik zammı enflasyon aştığı aydan itibaren, enflasyon farkının yansıtıldığı bir tuşun eklenmesini istiyoruz.
Çünkü 2017 için aldığımız yüzdelik zamlarda ilk dönem için 2 aydan sonra alınan yüzdelik zammı geçen bir enflasyon rakamıyla karşılaştık. Ve 6. aydan itibaren yeni zam dilimi, devreye girerken, enflasyon farkını yansıtmayı öngören bir yaklaşım var. Aradan geçen aylar bizden çok şey götürüyor, onun için eşel mobil sisteminin Türk tipini üretelim. Memuru enflasyon farkına karşı koruyalım derken zammın enflasyon kadar olması demek memurun maaşı stabil tutulması demek. Buna asla istemiyoruz. Türkiye ekonomisinin büyüdüğü bir ortamda bize büyüme rakamların yüzde 50’si yansıtılması gibi bir teklifimiz var, bunun da hesap makinesinin tuşlarından birisi olması gerekir. Cebimiz açık, kapımız açık, konfederasyonda olacağız. Masaya getirilen teklifi kabul etmediğimizi, müzakere dahi etmeyeceğimizi belirtmek isterim. Yeni ve makul bir teklif bekliyoruz”