Sağlık Bakanlığı ile Hitit Üniversitesi tarafından “Sağlıkta Gelecek” konulu panel düzenlendi.
Panelde Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, “Sağlıkta nüfusun yaşlanması, artan kronik hastalık yükü, artan beklentiler, artan sağlık harcamaları ve hızlı şekilde gerçekleşen teknolojik yenilikler olmak üzere çeşitli eğilimlerle karşı karşıyayız” derken,Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Dr. Hakkı Gürsöz artık tüketilen 100 kutu ilacın 82’sinin artık Türkiye’de üretildiğini söyledi.
“Sağlıkta Gelecek” konulu panelde ilaç ve tıbbi cihazları bekleyen gelecek ile sağlıktaki dijital dönüşüm, üniversite-sanayi işbirliğinin bugünü ve geleceği ile geleceğin meslekleri masaya yatırıldı. Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, sağlıkta nüfusun yaşlanması, artan kronik hastalık yükü, artan beklentiler, artan sağlık harcamaları ve hızlı şekilde gerçekleşen teknolojik yenilikler olmak üzere çeşitli eğilimlerle karşı karşıya olduklarını söyledi. Birleşmiş Milletlere göre 60 yaş ve üstü insan sayısının 1950-2000 arasında 3’e katlandığına dikkat çeken Meşe, gelecek 50 yılda da bu oranın tekrar 3 katına çıkmasının beklendiğinin altını çizdi. Bu demografik değişimin sağlık sistemlerine birçok zorluklar getireceğine vurgu yapan Meşe, yaşam boyu tedavi ve düzenli takip gerektiren kronik hastalıklarda bir artış söz konusu olduğunu, Dünya Sağlık Örgütüne göre bu kronik hastalıkların küresel hastalıklara göre yaklaşık yüzde 45’ini oluşturduğunu, gelecek yıllarda daha da yükselmesinin beklendiğini ifade ederek, kardiyovasküler hastalıkların ise bu toplamın yaklaşık yarısını oluşturduğunu kaydetti.
Sağlıkta ağırlıklı olarak bilgi ve internet teknolojilerinin kaynaklık ettiği yeni ihtiyaçlar, istekler, talepler ve beklentilerin söz konusu olduğunu anlatan Meşe, “Sağlık harcamaları giderek artış eğilimi göstermektedir. Özellikle sağlık hizmetleri tüm gelişmiş ülkelerde gayrisafi yurtiçi hasılanın yaklaşık yüzde 10’unu tüketen, dünyanın en büyük ve en hızlı büyüyen pazarlarından biridir. Yıllık küresel pazarın 8.1 trilyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Şuanda her yıl yüzde 4,3 oranında bu pazar büyüyor. Sağlık hizmetlerinde yıllık küresel harcamaların 2040 yılına kadar 18.2 trilyon dolara yükseleceği tahmin edilmektedir. Sağlık alanında özellikle bilgisayar ve internet teknolojisinin kaynaklık ettiği baş döndürücü yenilikler ve gelişmeler yaşanmaktadır. Sağlık biyoteknolojisi, dijital sağlık ve inovatif sağlık makineleri gelişmelerin yaşandığı temel alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelecekteki sağlık ekosistemini şekillendireceğini öngördüğümüz birbirine bağlı üç temel teknoloji grubundan bahsedebiliriz. Bunlardan birincisi sağlık biyoteknolojisi, diğeri dijital sağlık ve sağlıkta inovatif makineler. Modern sağlık hizmetlerinin temelini oluşturan bilim hızla ilerliyor. Akademi, endüstri ve sağlık hizmetleri giderek artan bir şekilde bilimsel ve teknik gelişmelere imza atıyor. Sağlık alanı giderek artan bir biçimde teknolojiye bağımlı hale geliyor. Bu yeni ekosistemde her bir oyuncunun konumlarını yeniden tanımlaması ve yeniden tasarlaması gerekiyor. Firmalar bu yeni sağlık dünyasında var olabilmek için değer zincirlerini ve iş modellerini gözden geçirecekler ve kendilerini dönüştürecektir. Hizmet sunucuları ve ödeme kurulları yeni işbirliği arayışına girecektir” dedi.
Sağlıktaki eğilimler, teknolojik alandaki gelişmelere gerek 11. Kalkınma Planı, gerekse de bakanlığın Strateji Planı başta olmak üzere üst düzey politika belgelerinde kapsamlı bir şekilde yer verildiğinin altını çizen Meşe, “Böylelikle sağlık hizmetlerimizin gelişen teknolojiye bağlı olarak yeniden kurgulanması öngörülmektedir. Bakımın tam olarak entegre olduğu, çığır açan yeniliklerin benimsendiği, dengeli beslenme ve aktif yaşam tarzlarının teşvik edildiği, sağlıklı, üretken bir toplumun yararına yatırımların teşvik edildiği bir sağlık sistemi için çalışıyoruz. Bu bağlamda bakanlığımızın stratejik planı çerçevesinde insan merkezli yaklaşımla, birey ve toplumun sağlık hakkını ve sağlığını en üst düzeyde korumak, sağlık sorunlarına zamanında uygun ve etkili çözümleri yüksek hizmet kalitesiyle sunmak, misyonu ve sağlıklı hayat tarzının benimsendiği, herkesin sağlık hayat hakkına kolaylıkla ve yüksek hizmet kalitesine eriştiği bir Türkiye vizyonu ile vatandaşlarımızın sağlığını korumak, geliştirmek ve herkesin hakkaniyet içinde kaliteli sağlık hizmetine erişmek amacıyla hareket etmeliyiz. Bu misyonumuzu, vizyonumuzu ve amacımızı da merkezine insanı konumlandırdığımız 10 tane temel değer ışığında gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu çerçevede biyoteknoloji, dijital sağlık ve inovatif makinelerin kaynaklık ettiği, teknolojik gelişmelerin şekillendirdiği yeni sağlık ekosistemine de bakanlığımızın ön plana çıkan belirli başlı çalışmalarını da belirtmek mümkün. Bu çalışmalarımız giderek artan bir şekilde çeşitlenerek ve derinleşerek devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
“100 kutu ilacın 82 kutusunu Türkiye’de üretiyoruz”
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Dr. Hakkı Gürsöz, Türkiye’de tüketilen 100 kutu ilacın, kutu bazında 82 kutusunun artık Türkiye’de üretildiğini ancak bu oranın tıbbi cihazların sarf malzemelerinde yüzde 30 seviyesine kadar düştüğünü açıkladı. İlaç ve tıbbi cihazlarla ilgili bir sunum yapan Gürsöz, ilaç endüstrisinde şuanda ağırlıklı olarak kimyasal moleküllerin olduğunu söyledi. Kimyasal yöntemlerle üretilen bu ilaçların küçük moleküllü olduğunu dile getiren Gürsöz, kimyasal ilaçların insan hayatına gireli 100 yılı aşkın bir zaman olduğuna dikkat çekti. Kimyasal ilaçların yerini yavaş yavaş biyolojik ilaçlarla, biyolojik ürünlere bırakmaya başladığını anlatan Gürsöz, “Hızlı bir değişim ve dönüşüm var. Biyolojik ürünlerin payı dünyada yüzde 30’lara yaklaştı. OECD’nin tahminine göre kimyasal ilaç ve biyolojik ilaç kullanımı 2030 yılında eşitlenecek. Yarı yarıya olacak. Arkasından da biyolojik ilaçların kullanımının daha ağırlık kazandığı bir devri hep beraber yaşayacağız. Biyolojik ilaç dediğimiz zaman biraz daha insan vücudundaki proteinleri, değişik yapıları taklit eden, onlara birebir benzeyen ya da benzeri olan yapıları kast ediyoruz. Etkileri artırılmış, yan etkileri göreceli olarak azalış potansiyeli yüksek, etkinliği yüksek ancak bir o kadar da pahalı. Oldukça pahalı ürünler” dedi.
Tıbbi cihaz sektöründe temel amaçlarının üretilmeyeni üretmek olduğunu vurgulayan Gürsöz, “İhtiyacımız olan tıbbi cihazı ülkemizde üretelim. Üretileni de hastanelerimizde kullanalım. Üreticilerimiz ürettiği ürünü ihraç etsin ancak ülkemizde kullanalım, önceliğimiz bu. Temel yaklaşımımız üretilmeyeni üret. Yapamayacağımız bir şey yok. En ileri teknoloji gerektiren ürünler de dahil olmak üzere her türlü ürünü üretebilecek bir sektörümüz olduğunu düşünüyorum. Dünya standartlarında inovatif ürünler geliştirmek, marka oluşturma, hasta kullanıcı memnuniyetini artırmak ve Ar-GE ile üretim temelli bir ekosistem kurmak bizim temel amaçlarımız arasında” diye konuştu.
Gürsöz, “Sarf malzemeleri niçin üretemeyelim. Burada büyük bir potansiyel var. Üretemeyeceğimiz hiçbir ürün yok. Yüzde 30 olan bu oranı daha yukarılara taşıyacağız. Temel hedeflerimizden birisi bu. İthalat bağımlılığını ne kadar azaltırsak gelecek umutla bakan Bir Türkiye olacağız inşallah. Bizim örnek aldığımız model aldığımız yerde savunma sanayi. Savunma sanayindeki başarılar bu ülke insanını nasıl mutlu ediyorsa biz de mutlu oluyoruz. Sağlık sektörü savunma sanayi kadar stratejik bir alan. Bizde o alanda gerekli adımları kararlı bir şekilde atıyoruz” ifadelerini kullandı.
Panele Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, İl Sağlık Müdürü Ömer Sobacı, Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mesut Sezikli, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.