Özgür-Der Çorum Şubesi 2019-2020 seminer programları kapsamında bu hafta “Islah ve İfsad Bağlamında Adaletin Önemi ” konusu değerlendirildi.
Türkiye’de yargının yapısı ve yaşanan sorunlar, adalet anlayışında ki zaaflar ve adil şahitlik sorumluluğumuz gibi başlıkların ele alındığı semineri Av.Ömer Kılıç ve Av.İbrahim Güleç sundular…
Düşmanınız olsa adaletli olun…
Adalet insanlıkla beraber, tarih boyunca tartışılan bir kavram olduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan İbrahim Güleç, en yakınlarınızın aleyhine de olsa adaleti ayakta tutmakla mükellef olduğumuz hatırlatan ayetlere atıf da bulunarak, düşman olsa da adil olmak ve iktidarın adalete alet edilmemesi gerektiğini vurgulayarakadaletin önemine değindi.
Bütün peygamberler en önemli görevlerinden birisi adaleti tesis etmek olduğunu belirterek, yaşanan adaletsizliklere karşı sürekli mücadele içinde olmak gerektiğini, bunun da bir bedeli olduğunu söyledi.
Yakın tarihimize atıf da bulunarak sözlerine devam eden konuşmacı, çok partili siyasi hataya geçişle ayağa kalmaya çalışan adalet mekanizmasının, darbeler ve en son 28 Şubat süreciyle tırpanlandığını söyledi. Ak Parti yaşanan tecrübe ve birikimi icrada geçirerek, HSYK yapısını değiştirmiş ve darbecilerin yargılanma yolunu açmış ve fiziksel imkânlar ve uyap gibi dijital uygulamalarda yargılama süreçlerini iyileştirilerek, işlem ve iletişim kolaylığı sağlandığını ifade etti…
Adalet yoksabarış da yoktur…
Ya adalet vardır, ya da zulüm ikisi bir arada olmayacağını belirterek sözlerine başlayan Ömer Kılıç, adalet yoksa barış da yoktur, kaos ve karanlık vardır, adaletinolmadığı yerde mutluluk olmaz, adil ve şeffaf olmak Müslümanların en önemli sorumluluğu olduğunu ifade etti. Hz. Ömer menkıbeleri örneğini vererek,teoride çok iyi olan Müslümanların maalesef pratik de sınıf da kaldığını, anlamsız ve içi boşaltılmış kavramlarhayata yansımıyor.Kişisel hayatında ailesinde, işinde ve sosyal hayatında adil olmayan, merhametli olmayan bir insanın, bir makama geldiğinde de adil olması beklenemez dedi.
“Din Muamelettir” sözünü hatırlatarak sözlerine devam eden Kılıç, şöyle devam etti. “Peygamberlerin asıl görevi sadece namaz, oruç gibi ibadeti öğretmek değil, toplumu ve sistemi adalet üzerine inşa etmektir. Din sosyal hayattan koparılmaya çalışıyor. Kişisel hayata hapsedilerek ve vicdana indirgeniyor oysa komşusu kendisinde emin olmayan kişinin imanını sorgulanması gerektiğini hatırlatan Hz. Peygamber (AS), Mekke’den hicret etmek zorunda kalan Müslümanları, Habeşistan’da adil bir kral var diyerek yönlendirmesi adalet konusunda ne kadar hassas olduğunun bir göstergesidir.”
Türkiye’nin İslam dünyasında birçok ülkeye göre adalet noktasında daha iyi bir yerde olduğunu söyleyen Kılıç, yabancı bir ülke de konsolosluk binasında muhalifini katleden bir devletin adaletinden söz edilebilir mi diye sordu. Batının daha insanı bir sistem inşa ettiğini hatırlatarak, İslam ülkelerinden hicret etmek zorunda kalan Müslümanların hiç birinibir İslam ülkesine gitmediğini, insanların batıya kaçıyor olmasının Müslümanların bir ayıbı olduğunu söyledi.Bu anlamda İslam coğrafyasında ki yöneticilerin örnek alınacak ve imrenilecek bir sistem inşa etmediği eleştirisi yapan Kılıç, bunun elbette birçok sebebi olduğunu, özellikle yüzyıllarca gerek fiziki, gerek kültürel, gerekse zihinsel olarak sömürülmüş olmanın en önemli sebep olduğunu ve bunda batının payının da çok yüksek olduğunu söyledi.Tüm olumsuzluklara rağmen Müslüman halkların adalet taleplerini yükselttikleri bir süreci yaşadığımızı hatırlatarak bunun çok önemli ve değerli olduğunu söyledi…
Sürekli geçmişte yaşananları ve bugünün kıymetinihatırlatan bir kesimin varlığını dikkat çekerek, adalet taleplerini ihanet ve düşmanlık gibi algılamak gibi bir durum söz konusu, oysa gerek siyasi, gerekse şahsi olarak doğru olanı sahiplenmek gerektiği gibiyanlışı da eleştirmek gerekir diyerek sözlerini tamamladı…
Program soru, cevap ve katkıların ardından sona erdi…