Eğitim-Sen Çorum Şubesi’nde hafta sonu yapılan genel kurulla birlikte belirlenen Ali Ekber Beyaz başkanlığındaki yönetim kurulu mazbata alarak resmen göreve başladı.
Yeni yönetim, görev dağılımını da yaptı.
Eğitim-Sen Çorum Şubesi Yürütme Kurulu Başkanlığına seçilen Ali Ekber Beyaz ve yönetimi Seçim Kurulu’ndan mazbata aldı.
Mazbatanın alınmasının ardından sendika binasında devir-teslim töreni düzenlendi. Genel Kurulda başkanlığa aday olmayan Mustafa Gül, görevini yeni Başkan Ali Ekber Beyaz’a devretti.
Ali Ekber Beyaz başkanlığında oluşturulan yeni yönetimde; Sema Yılmaz, Sezgin Kundukan, Bülent Olgun, Nurcan Hasırcı Doğan, İsmail Eren ile Selim Cidal yer aldı.
Zehra Demir, Güney Temiz ve Ebru Ün’ün Denetleme Kurulu’na seçildiği kongrede Çetin Şahin, Emine Arslan ve Simge Teke de Disiplin Kurulu Üyesi oldu.
Genel Merkez Delegeliklerine ise; Ali Ekber Beyaz, Kenan Sırma, Mehmet Öztürk, Tuncay Solmaz ve Turabi Ağlamaz seçildi.
Ali Ekber Beyaz başkanlığındaki sendikanın yeni yönetimi, görev dağılımını şu şekilde yaptı:
Şube Sekreteri: Sema Yılmaz
Şube Mali Sekreteri: İsmail Eren
Şube Örgütlenme ve Yüksek Öğretim Sekreteri: Selim Cidal
Şube Hukuk Sekreteri: Sezgin Kundukan
Şube Eğitim Sekreteri: Bülent Olgun
Şube Kadın Sekreteri: Nurcan Hasırcı Doğan
SAVAŞA HAYIR, İLLE DE BARIŞ…
Devir-teslim töreninde konuşan Şube Başkanı Ali Ekber Beyaz, “KESK ve KESK’e bağlı sendikalarda mücadele etmek emek, özveri ve fedakârlık işidir” dedi.
Beyaz, konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Uzun erimlidir demokrasi ve emek mücadelesi. Sabır ve özveri gerektirir. Sonucunda kapitalizmin acıya dönüştürdüğü ekmeği bala çevirmek, Hasan Hüseyin’in dediği gibi acıyı bal eylemek vardır. Yüzyıllardır bulunduğumuz coğrafyanın yazgısı gibidir acı ve gözyaşı. Gözünü petrol ve doğalgaza dikmiş emperyalist ütopyalardan kaynaklı. Her gün Suriye topraklarından gelen acı haberler yüreklerimizi yakmakta, emperyalizmin kirli oyunlarının sonuçları Türkiye halklarına acı ve gözyaşı olarak dönmektedir. Sınırlarımızda mültecilerin içerisinde bulunduğu durum öncelikle çocukların umudunu ve geleceğini söndürmektedir. 21.ci yüzyılda mülteciler savaş pazarlıklarına kurban edilmektedir. Sınırlarımızda insan tacirleri tarafından insan pazarları oluşturulmuş durumdadır. Bu yüzden inatla savaşa hayır ille de barış diyoruz.”