‘’ Gören göze karanlık perde olmaz. Görmek istemeyen göze ışık ne yapsın’’( Hz.Ali)

 Gelişen olayları ve etkilerini okumak, olmadan önce tedbir almak, makam sahiplerinin asli vazifesidir. Günü değerlendirirken çevreyi analiz etmek, yapılacak hamleler de rahatsızlık duyup yolumuza taş koyacakların, yapacakları hamleleri sezmek, ileriye emin ve sağlam adımlarla yürümeyi temin edecektir.

 Daha önceleri de özellikle üstüne basa, basa durduğumuz çevremizdeki ateş çemberi ve ülkemizin yeni pazarlar araması, antlaşmalar yapması, elbette birilerini rahatsız edecektir, onlar rahatsız oluyor diye yolumuzu ve yönümüzü değiştirecek değiliz. Caydırıcı olmak gayesi ile setler oluşturacaklar ve bariz ikazlarda bulunacaklardır. Ülkemiz bugün ki durum itibarı ile birçok çevreyi rahatsız etmektedir, bu yüzdendir ki kurt görünümlü çakallar oyunlar oynayarak yol kesen eşkiya misali hareket etmektedirler. Yakın zamanda hasıl olan Tusaş olayının öncesini ve sonrasını iyi analiz etmemiz şart, zira bunu tanımlayamazsak aynı hareketi tekrar edecekler, geçmişte olduğu gibi. Milli hassasiyet taşıyan kurum ve kuruluşların ve çalışanların emniyeti önceliğimiz olmak zorunda, saniyelik zaaf birçok hadiseye gebedir. Girişler, çıkışlar ve ikametler zaaf götürmeyecek şekilde korumaya alınmalı. Bu olayın öncesi, teröristlere lojistik desteği kim verdi?

Keşif yapıldı mı?

Bu bölgeye kadar hiç dikkat çekmeden nasıl geldiler? Planlayıcı kim? Yabancı istihbarat örgütleri destek verdimi? İletişimi kiminle, hangi yoldan kurdular? Silah ve teczizatı kim temin etti, eylem yerine kim getirdi? Soruları uzatırız, meselemiz şimdiden denklemi çözersek yarın tekerrür etmesinin önüne geçilir.  Zamanı değerlendirelim;

Cumhurbaşkanımızın Kazan’da Brıcs toplantısına katılması, Devlet beyin açıklama yapması ve hadisenin başkent kazan ilçesinin seçilmesi, örgütün PKK olması tesadüfmü?

Asla şifreleri çözülmesi niçin, neden sorularının cevaplarını bulunmasına bağlı, İyi bir analist basit bir hesapla olayın sebep, sonuç ilişkilerini basit tabirle çözebilir. Elbette düşman, düşmanlığını yapacak bu kaçınılmaz ancak aşikar değil, aparatlar kullanarak yapmaktadır, burada iş güvenlik güçlerine ve istihbarata düşmektedir, çalışmadıkları yönünde asla bir kanaatimiz yok, hatta Suriye ve Irakt’a yapılan nokta harekatlar bunun göstergesi, ancak hainin oyunu bitmez uyanık olmak zorundayız. Ülkemizin ve yetişen nesillerin gelecek kaygısı ortadan kalkacak, kendilerini güvende hissederek vatana olan bağlılıklarını kat, kat artıracak şevkle, zevkle dünden daha fazla çalışacaklardır. Gelişen teknolojiden rahatsız olanlar, iktidar olurlarsa teknolojik gelişmelerin önüne geçeceklerini deklera ettiler, böyle bir mantık bizden gayrı dünyanın hiç bir ülkesinde mevcut değil. Bu düşünceler emperyalist kan emicilerin işine yarar, bağımsız ülke değil bağımlı oluruz, geleceğimiz ipotek altına alınır. Bölgemizin içinde bulunduğu durum ve konumumuz itibarı ile güçlü ve bağımsız olmak zorundayız, zira kendi kendine yetemeyen ülkeler her devirde birilerinin kuklası olmak zorunda. Cumhuriyet tarihine bakarsak bu tip engellemeleri sık sık görürüz, vatan hainlerinin dışarıdan aldıkları emirlerle nasıl sabote ettikleri aşikar olmuştur. Terör örgütleri üzerinden savunma sanayiine yapılan yatırımlar küçümsetilerek boşuna para harcanıyor propagandası yapılmış maalesef halkın bir bölümü buna inanmıştır. 1961  Devrin arabası, 1925 de Kayseri’de uçak fabrikasının kurulması, 1944 yıllarda özel sektörden devletleştirlmesi ve 1950 yıllarında tamamen kapatılması ile neticelendi.  İlmin ve bilimin gelişmemesi için içeride ve dışarıda paralel olarak kaos, algı, yalan propagandalar toplumda olumsuz kanaatler oluşturarak yatırımların boşa yapıldığı izlemini verilmektedir. Bir zamanlar terörün başladığı yıllarda havadan ve karadan hedeflerin vurulmasını önlemek için sözüm ona stk yöneticileri her platformda savunma sanayiine harcanan paranın boşa olduğu dillendirilmiştir. Oysa emperyalizm tavşana kaç tazıya tut misali derinden, derinden terörü destekliyor ve o doğrultuda bizlere silah satıyordu, yani kendilerine menfaat temin etmek gayesi ile terörü körüklüyor ve para kazanıyordu, gelişen Türkiye kendi silah ve mühimmatını üretmeye başlaması ile zorluklar çıkartarak topal hale getirme gayesindeler, şükür o günler geride kaldı. Toplum olarak hafızamızı diri tutup geçmişte yaşanan olayları hatırlayıp bugün yapılanlarla kıyasladığımız vakit yarına daha güvenle bakacağız. Güncel olarak yüzleri şirin gözüken ancak altında şeytanlıklar yatan bu zevatları iyi seçmek ve muhakeme yapmak zorundayız, zira yapılacak bir takım hataların geri dönüşü olmaya bilir.

 Sarf edilen sözlerin önü arkası iyi analiz edildikten sonra muhalefet edilmeli, aksi durumda yanılır ve arkamızdan yürüyen kitleleri bataklığa sürükleriz. Devlet idaresi kabile gibi idare edilmez, aklın yolu bir olarak alglanır, sebep sonuç ilişkileri hareketten önce hesap edilir sonra hamle yapılır.

‘’ Benim kahramanlarım, hayallerini hiç bir şeye satmayan kişilerdir’’

( M.K.ATATÜRK)

                                 ALLAH’A EMANET OLUNUZ.

                                                                                                 Namık GEDİK