Son Güncelleme: 18 Ağustos 2016 14:10 Hitit Üniverisitesi Rektörü Prof. Dr. Reha Metin Alkan, Yapı İşleri Daire Başkanlığı ve Üniversitenin teknik heyetiyle birlikte yapımı devam eden Kuzey Kampüs inşaatlarında incelemelerde bulundu.
17 Ağustos Depremi’nin ardından 17 yıl geçmiş olmasına rağmen acısının ve ülkemize verdiği olumsuz yansımaların hala sıcaklığını koruduğunu belirterek bu felâkete neden olan en önemli etkenin kurallara ve teknik koşullara uygun olmayan bina yapımı olduğunu ifade eden Rektör Prof. Dr. Reha Metin Alkan, Türkiye’de nüfusunun yüzde 95’inin deprem bölgelerinde yaşadığını hatırlatarak en büyük sorunlardan birinin de deprem bilincinin hala oluşturulmaması olduğunun altını çizdi.
Rektör Prof. Dr. Reha Metin Alkan, geçmişte yaşanan bu tür felâketleri göz önünde bulundurarak olası depremin etkilerini en alt düzeye indirmenin günümüz imkânları dahilinde mümkün olduğunu ve bu bilinçten hareket ederek yapılan yeni binalarımızda uygulamaya geçildiği önemi üzerinde durarak bu doğrultuda,Hitit Üniversitesi yapılarında proje aşamasından malzeme seçimine kadar büyük bir titizlikle çalışmalar yürütülmekte olduğunu ve yapı denetiminde de yönetmeliklerin gerektirdiği doğrultuda denetimlerin yapıldığını sözlerine ekledi.
Rektör Prof. Dr. Alkan, içerisinde yaklaşık 4588 kişinin eğitim göreceği İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2040 kişinin eğitim alacağı İlahiyat Fakültesi, spor müsabakaları yapılırken yaklaşık 1500 kişinin içinde bulunacağı Kapalı Spor Salonu ve 3100 kişinin aynı anda yemek yiyeceği yemekhane inşaatlarında sadece kullanıma dönük gereksinimler dikkate alınmamış olup 2. derece deprem kuşağında yer alan ilimizin bu özelliği çerçevesinde Üniversitenin inşaat projelerinde deprem gerçekliğinin de dikkate alınarak yapıldığını kaydetti.
Üniversitenin yapılarında kullanılan beton sınıfının C40 düzeyinde olduğu bilgisini paylaşan Rektör Prof. Dr. Reha Metin Alkan, önemli olanın laboratuvar test sonuçları değil, yerindeki betonun dayanımı olduğunu ifade ederek bu amaçla Üniversitenin inşaatlarının yapı denetiminde, zaman zaman yerindeki dayanımların kontrol edildiğini, projedeki dayanımı sağladığının görüldüğünü açıkladı. Prof. Dr. Reha Metin Alkan, “Üniversitemiz yapılarının ülkemizin en sağlam yapıları olduğunu söylemekten gurur duyuyoruz. Büyük kayıplar verdiğimiz 17 Ağustos depreminin 17. yılında bir daha böyle acılar yaşanmaması için her zaman çok iyi denetim gerekiyor.” diye konuştu.
Bilindiği üzere 1902 yılından günümüze kadar gelinen süreçte, ülkemizde yaşanan deprem sonrasında 84 bin vatandaşımız hayatını kaybetmiş, birçok vatandaşımız yaralanmıştı. Bunlardan en büyüğü 1939 Erzincan depreminde yaklaşık 33 bin vatandaşımız, 1999 Marmara depreminde yaklaşık 17 bin vatandaşımız hayatını kaybetmişti. Deprem sonrası yapılan araştırmalarda, verilen kayıplarının nedeninin depreme dayanıksız yapılardan kaynaklandığı ortaya çıkmıştır. Yapılarda meydana gelen hasarlar, zemin sorunları, proje hataları, malzeme işçilik hataları gibi birçok nedenden kaynaklanmaktadır. Bu nedenleri ortadan kaldıracak en büyük etken ise denetimdir. Ülkemizde mevcut yapıların çok büyük bölümünün taşıyıcı sistemi yerinde üretilen betonarme yapılardır. Zemin etüdünden başlayarak projelendirme ve uygulama aşamalarının doğru yürütüldüğü varsayılsa bile yapının taşıyıcı sisteminin sağlamlığını beton ve donatı kalitesi belirlemektedir. 17 Ağustos Marmara Depremi sonunda ağır hasar görmüş ve yıkılmış yapılardan alınan karot sonuçlarına göre ortalama beton sınıfının ne yazık ki C12 düzeyinde (C12: Beton basınç dayanımının en düşük değerde olmasıdır.) olduğu görülmüştür. En son Deprem Yönetmeliğine göre; deprem bölgelerinde yapılacak yapılarda kullanılacak beton sınıfı en az C20 olmalı denilmektedir. Avrupa Hazır Beton Birliğince (ERMCO) yapılan çalışmalarda, son yıllarda ülkemizde %72 oranında C25 sınıfında beton kullanıldığı tespit edilmiştir.