Son Güncelleme: 21 Ekim 2016 11:55 Eğitim Bir Sen Çorum 1 Nolu Şube Başkanı Tahir Eşkil, yaptığı basın açıklamasında, “Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ‘Bylock’ kullanıcısı olduğu gerekçesiyle görevden el çektirilen eğitimcilerin kendi rızaları dışında gelişen ya da gerçekleşen durumların mağduru oldukları yönündeki kanaat kamuoyunda gittikçe yaygınlaşmaktadır.” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nca FETÖ darbe girişiminin ardından yürütülen soruşturmalar kapsamında en son 2 bin 400 öğretmen açığa alınmıştı. Söz konusu açığa alma işleminin sebebi ise kamuoyunda ‘Bylock’ olarak bilinen mesajlaşma programını kullanmak olduğu ifade edilmişti. Açığa alınan eğitimcilerin bir kısmının FETÖ terör örgütüyle asla bağı olmayacak kişiler olduğuna dair sosyal çevre şahitlikleri artarak sendikamıza yansımıştır. Birçok eğitimcinin söz konusu iddialarla alakalı olmasının sosyal algı olarak mümkün olmadığı, bazılarının engeli dolayısıyla bu programı kullanacak durumda bile olmadığı, adresine kayıtlı herhangi bir internet aboneliği bulunmadığı gibi örnekler çoğalınca, sendika olarak “Bylock belirsizliği mağdurlar üretiyor” başlığı ile bir çağrıda bulunarak detaylı bir teknik incelemenin zaruretinden bahsetmiş, adaletin tesis edilmesi için masumları korumaya dönük her türlü adımın zamanında atılması gerektiğini dile getirdiklerine dikkat çeken Eğitim Bir Sen Çorum 1 Nolu Şube Başkanı Tahir Eşkil, açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
Gelinen son noktada ‘Bylock’ kullanıcısı olduğu gerekçesiyle görevden el çektirilen eğitimcilerin kendi rızaları dışında gelişen ya da gerçekleşen durumların mağduru oldukları yönündeki kanaat kamuoyunda gittikçe yaygınlaşmaktadır. İnternet ortamına dâhil olmak için her kullanıcıya operatörler tarafından ayrı tahsis edilen IP numaralarının bazen birden fazla kullanıcıya tahsis edilebildiği, aynı IP üzerinden aynı anda birçok kullanıcının legal/illegal işlem yapmasının mümkün olduğu bilinmekte, tam da burada ‘kuru ile yaşın karıştığı’ intibaı güçlenmektedir. Görevden el çektirme işlemi gerçekleşince de masum ile mağdur aynı akıbete uğradığı için ‘at iziyle it izinin’ karıştığı bir durum ortaya çıkmaktadır. Yeniden bir ayıklama içinse geriye yönelik işlem yapmanın zorluğu, bu süreçteki itibar kaybının telafisinin mümkün olmayacağı düşüncesi vicdanlara ağır gelmektedir.
Böylesi teknik konuların yeterince aydınlatılmadan tek başına ihraç kriteri kabul edilmesinin doğru olmayacağı bir noktaya gelinmiş bulunmaktadır. Bu aşamada sadece IP üzerinden bir işlem yerine operatörlerde bulunan ‘log’ kayıtlarının incelenerek teknik incelemenin tüm kayıtları ayrıştıracak derecede incelendikten sonra kesin delil kabul edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Aynı şekilde üzerine kayıtlı hattın başkası tarafından istismar edilmesinin tespiti için de telefonun nerede kullanıldığını gösteren baz istasyonlarından alınacak sinyal ve ‘HTS’ kayıtlarının incelenmesi, internet aboneliği hattının başka kişilerce kötüye kullanımı gibi direkt suç konusu olmayan unsurlar tam olarak aydınlatılıncaya kadar kişiler hakkında kesin kanaate dayalı işlemler yapılmamalıdır.
Açığa alma olsun, kamu görevinden çıkarma olsun, haklarında işlem tesis edilen kişilere somut olarak hangi fiil veya davranışı sebebiyle bu türden bir işlem uygulandığının, yapılan inceleme neticesinde hangi fiilinin suç olarak sabit görüldüğünün açıklanması, üzerine kayıtlı birden fazla mobil hat olanların hangi numarası üzerinden suç işlendiğinin paylaşılması önem arz etmektedir.
Sürecin sağlıklı ve şeffaflık içinde yürütülmesi, yapılan hataların telafi edilmesi, teknik konuların tüm ayrıntılarıyla aydınlatıldıktan sonra tasarrufa konu edilmesi, toplumun adalet duygusunun yara almaması için elzemdir.”