Son Güncelleme: 10 Şubat 2021 14:40 Aşçılar Derneği Çorum İl Temsilcisi Hakan Samut, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutladığını belirterek, 8 Mart’ın eğlence günü olmaması gerektiğini vurguladı.
‘Kadın özgürleşmeden toplum demokratikleşemez” diyen Samut,“Eğlenceli, yemekli, kokteyli, müzikli, halaylı, çiçekli güzellik ya da güzel görünme günü olmadığını ve 8 Mart kadının kimliğini, benliğini, varlığını, egemenliğini sahiplenme günü olduğunu ifade etti.
“Bundan tam 160 yıl önce 8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York kentinde bir tekstil fabrikasında 129 tekstil işçisi kadının yanan bedenleri aydınlattı yeryüzünü. Yanan bedenlerden yeryüzüne mücadele külleri döküldü. Kavgaları farklı topraklarda filizlendi. 8 Mart böyle yaratıldı, böyle doğdu işte 8 Mart… Bir kadınlar gününde, kadın sorununa eğilmek bu soruna çözüm arayabilmek zor olsa da, kadınlar toplumun yarısıdır, anamız, bacımız, yârimizdir” diyen Samut, açıklamasında şunları ifade etti:
“Toplumların demokratikleşmesinin en temel sorunlardan birisi cinsler arası eşitsizlik ve bu eşitsizliğin dayalı olduğu sistem olarak görülmektedir. Tarihin derinliklerine gittiğimizde, insanlığın ilk oluşumu ve kültürlerin yerleşmesinde kadının öncülüğü ile yarattığı barışçıl toplumdan dersler çıkarmak gerekir. İnsanlığın ilk doktoru, ilk tarım üreticisi, ilk hayvan evcilleştiricisi kadınlardır. Günümüze kadar gelen erkek egemen sistemler, egemenliklerini kadının sömürüsü üzerine kurmuş ve her türlü şiddeti bu çelişkilerden kaynaklandırmıştır.
İçinde bulunduğumuz sistemde kadın toplumun her alanında sömürülmektedir. Kadın bedeni, özellikle medya eliyle bir sömürü aracı haline getirilmiş, metalaştırılan kadın bedeni üzerinden sürdürülen sömürü zamanla büyük kriterleri oluşturmuştur. Kozmetik, reklam, fuhuş bu sistemin kadın bedenine dayalı en temel sömürü alanlarından birkaçıdır.
Günümüzde töreye, cinayetlere kurban giden kadınlarımızın sayısı her geçen gün artmaktadır. Ezilen-sömürülen dışlanan, sokağa atılan, fuhuş batağına düşürülen kadınlarımızın sayısı da az değildir. Evet; kadın sorunu, toplumların demokratikleşmesi, toplumsal eşitliğin sağlanması için çözülmesi gereken bir sorundur. Bu sorunun çözümü toplumsal sorunlardan ayrı bir çözüm değildir. Yani kadın sorununun çözümü erkeğin toplumsal anlamda çağdaşlaşmasını sağlayacak ve buradan özgür bir topluma ulaşılabilecektir. Özgür bir toplum için; Kadın sosyal hayatın her alanında aktif rol alması sağlanmalıdır. Kadın ekonomik-siyasal alanda erkeğe eş değer bir görev almalıdır. Yani ekonomik alanda erkeğe muhtaç kılınmamalıdır. Bu sayede erkek egemenliği ortadan kalkacak ve kadın hakkı olan saygınlığını kazanmaya başlayacaktır. Yani kadının kurtuluşu işçi sınıfının kuruluşundan bağımsız değildir…
Kadının saygınlığının var olduğu bir toplumda, elbette sosyal hayatın her alanında çalışmak isteyeceklerdir. Çalışan kadınlarımız, çağdaş bilimle aydınlanan, toplumsal kültürle donatılan, üreten kadınlar siyasetin içinde de varlıklarını hissettirebileceklerdir…
Toplumda binlerce yıldan beri köklenmiş olan, kadını aşağılayan geleneklerin, kültürlerin ve alışkanlıkların bütünüyle ortadan kaldırılması hedeflenmelidir. Kadına yönelik her türlü ayrımcılığı ortadan kaldıracak yasal düzenlemeler yapılmalı eski çağlardan beri erkek egemen sistemlerin kadınlar üzerinde uyguladığı ve kadının en yoğun aşağılandığı bir şiddet biçimi olan fuhuşun tamamen ortadan kaldırılması planlanmalıdır…Kadının bedenleriyle cinsel taciz, tecavüz gibi insanlık dışı algılamalardan vazgeçilip çalışma hayatında eşitlik ve özgürlük ortamı yaratılmalıdır…
Kadınlar, kadınlar, kadınlar…8 Mart’ı bedenleriyle alın teri olan emekleriyle yaratanlar. Tarlalarda, fabrikalarda, merdiven altı atölyelerde güvencesiz çalışan kadınlar… Soframızda yeri öküzümüzden sonra gelen kadınlar… Evinde, bahçede işi bitmeyen kadınlar… Anamız, bacımız, kardeşimiz, yârimiz olan kadınlar… Bizim kadınlar… Fedakâr kadınlar…
8 Mart’ı yaratan kadınlar… Yakılan bedenleriyle alın terlerine, emeğine sahip çıkan kadınlarımız…8 Mart kadının varlığını, emeğini, alın terini sahiplenme günüdür.129 tekstil işçisinin ve törelere, cinayetlere kurban giden, katledilen kadınlara saygı ve yas günüdür.
Bir erkeğin gözüyle kadın sorununa eğilmek zor olsa da, “Kadın özgürleşmeden toplum demokratikleşemez’’ inancı ve düşüncesiyle özellikle son günlerde artan kadın cinayetlerinde hayatını kaybetmiş Münevver Karabulut, Ayşe Paşalı ve Özgecan Arslan’ın şahsında katledilen tüm kadınlarımızı saygıyla anıyor başta kadın meslektaşlarım olmak üzere fabrikalarda, tarlalarda, atölyelerde, mutfaklarda, evlerinde, iş yerlerinde çalışmakta olan tüm emekçi kadınlarımızın ‘’Dünya Emekçi Kadınlar Gününü’’ kutluyorum.”