Son Güncelleme: 7 Mart 2017 19:52 Memur-Sen İl Temsilcisi ve Sağlık-Sen Çorum Şube Başkanı Ahmet Saatcı “Biz demokratik hak ve özgürlükleri geliştiriyoruz. Almanya ise eski alışkanlıklarına geri dönüyorlar. İşte bu tam bir çöküştür” dedi.
Almanya’nın tepki çeken yasak kararlarına değinen Saatcı, “İki bakanımızın konuşmasına izin vermeyen Almanya, bugün Avrupa demokrasinin ve hürriyetinin ne olduğunu bize açık seçik gösteriyor” dedi. Saatcı, açıklamasında şunları ifade etti:
“Her fırsatta Türkiye’deki demokrasiye dil uzatan, özgürlük ve insan hakları ihlallerinden bahseden bir kıtanın motor gücünün içler acısı durumuna şahit oluyoruz bu günlerde. Mülteci korkusuyla her fırsatta ülkemize gelen Şansölyenin, ülkesi Almanya. Demek ki neymiş? Avrupa kendine demokratmış. Demek ki neymiş? Kendi çıkarına dokunduğu zaman demokrasi ve özgürlükler rafa kalkıyormuş. Aslında bütün bunlar batmakta olan bir kıtanın görüntülerinden ibaret. Demokrasi, insan hakları ve özgürlükler asırlarca diğer toplumları sömürmek için kullandıkları kavramlardan ibaret olduğunu her zeminde söylemiştik. Her fırsatta terörü kollayan bir ülkeden bahsediyoruz. Terörü konvansiyonel bir silah gibi kullanan bu ülkeler, bugün yaptıklarıyla, bir bir itirafta bulunuyorlar. Almanya’nın PKK, DHKP-C, FETÖ ve bilumum Türkiye düşmanı örgütlerine hamiliğini biliyoruz.
Bütün bu terör örgütlerinin sığınağı ne hikmetse Almanya. Şimdiye kadar Almanya’ya sığınan 182 teröristin iadesi istenmiş, ne yazık ki, bunların sadece 3’ü iade edilmiştir. 179 terörist hala Almanya’nın koruması altındadır. FETÖ’cü Savcı Zekeriya ÖZ, Savcı Celal Kara, Almanya’yı güvenli görüp sığındılar. 40 tane Üniformalı terörist de Almanya’ya sığındı. Biz bu teröristlerin iadesini isterken, Almanya diretiyor… Başka bir rakam daha vereyim… Bugün FETÖ’nün Almanya’da 24 okul, 300 dernek ve 150 dershanesi var. Türkiye’nin terörle mücadelesine nasıl baktığını da iyi biliyoruz. Almanya, Türkiye’nin DAEŞ’le mücadelesinde de ikircikli tutumunu sürdürüyor. İstihbarat paylaşımı dahi yapmadı. İşte gerçek yüzleri bu. Boşuna değil Jurnalci Can Dündar’ı bağırlarına basmaları. Mit Tırları olayını biliyorsunuz. Türkiye DAEŞ’e silah yardımı yapıyor diye jurnalcilik yapan Can Dündar’a vatandaşlık veren bir ülkeden bahsediyoruz. Can Dündar, Hans olmakla ödüllendirildi. Türkiye, DAEŞ’i bitirirken, bunlar üç maymun oynamaya devam ettiler.
Ermeni meselesi hakkında aldıkları skandal karar da ortada. 2 Haziran 2016’da Federal Meclis’te Ermeni iddialarını içeren bir karar tasarısını kabul ettiler. Birçok olayı burada art arda sıralayıp canınızı sıkmak istemem. Ama bir hatırlatma daha yapmama izin verin. Terörle mücadelede 90’lı yılları bir hatırlayın. PKK dört bir koldan sardırıyor. Ve Almanya, PKK ile mücadeleye yönelik silahların iç güvenlik sebebi ile kullanılamayacağını belirterek Türkiye’ye silah sevkiyatını durdurmuştu. Oyun yeni değil! Geçen yüzyıldan biz bu oyunu biliyoruz. Kendi ülkesini jurnalleyen aydın müsveddelerinin nasıl korunup kollandığını da biliyoruz. Ama bu sefer çöküşte olan onlar… Korkunun ecele faydası yok. Allah’ın izniyle biz yükseliyoruz. Fakat onların bilmesi gereken bir şey var. Biz demokratik hak ve özgürlükleri geliştiriyoruz. Onlarsa eski alışkanlıklarına geri dönüyorlar. İşte tam da budur çöküş.
Bir zamanlar, hasta adam diye yaftaladıkları bir devletin mirasçılarının muhteşem dönüşüne şahit oluyor bütün dünya. Onların bir zamanlar, mesela 18.yüz yıla kadar korkuyla kodladıkları bir milletin tekrar dönüşüne şahit oluyorlar. Prangaları kırdıkça çıldırıyorlar. Küresel vesayete karşı, mazlum milletlerin bize bakışını gördükçe kendilerinden geçiyorlar. Çünkü biliyorlar ki, tarihin dönüşü hiçbir şeye benzemez. Tarih döndü mü, acı verir. Hakikat ortaya çıkar. Kaderin cilvesine bakın ki, asırlarca sömürgecilikle müreffeh bir hayat süren bir kıta, kendi sorunlarıyla uğraşıyorlar. Oyunları da gittikçe küçülüyor, mide bulandırıyor. Onlar için en acısı da kendileri çökerken, Türkiye yükseliyor. Onun için sistem değişirse, Avrupa’nın Türkiye ile rekabet edebilme kabiliyetinin kalmayacağını onlar da biliyor.
İstikrarsız dönemlerin en büyük mağdurlarından biri de kamu görevlileridir. Bir gecede artan faizleri hatırlayın. Enflasyon canavarı bizleri ne hale getirmişti bir düşünün? Onun için istikrar diyoruz. Onun için istikbal diyoruz. Onun için istiklal diyoruz. Onun için Memur-Sen’e davet, Tercihimiz evet diyoruz.”