Son Güncelleme: 21 Nisan 2017 17:55 2006 yılında, Cevahir AVM’nin merdivenlerinden düşerek hayatını kaybeden Burak Hacıkasımoğlu’nun (16) ceza davası 11 yıldır sonuçlanmadı.
11 yıldır sonuçlanmayan ceza davası için annesi Leyla Darıcı, Anayasa Mahkemesine giderek tazminat davası açtı. Anayasa mahkemesi sonuçlanmayan dava için devletin anne Leyla Darıcı’ya 30 bin TL tazminat ödemesine hükmetti ancak ceza davası hala devam ediyor. Devletten 30 bin lira tazminat kazanan anne Leyla Darıcı ceza davasının sonuçlanarak sorumluların cezalandırılmasını istiyor.
Çorum’un Osmancık ilçesinde ikamet eden anne Leyla Darıcı, “Ben bu haktan cesaret aldım. Genç yaşta hayatını kaybeden çocuğumun davası 11 senedir devam ediyor. Ben oğlumun ölümünden sorumlu olan insanların cezalandırılmasını istiyorum. Benim çocuğumdan sonra orada 3-4 kişi daha düşerek vefat etti. Çocuğumun kanı yerde kalsın istemiyorum. Benim niyetim para falan değil sadece sorumluluğu olanlar suçunun cezasını çeksin istiyorum” dedi.
“Çocuğumla ilgili başka davalar da var, bir türlü sonuçlanmadı bunların sonuçlanmasını istiyorum” diyen Leyla Darıcı, “11 yıldır neden devam ediyor. Buna engel olanlar mı var. Yani bu davanın sonuçlanmasını istemeyenler var mı diye de düşünüyorum. Bu çocuk için mahkemeye gidiyorum her defasında ayrı ayrı hakimler, iki ay sonrasına, beş ay sonrasına duruşmayı erteliyorlar. Bu davalar neden bu kadar devam ediyor anlamıyorum. Sırf benim davam değil başkalarının da mahkemeleri var onlar da aynı şeyleri diyorlar. Neden bu kadar uzun sürüyor. Herhalde benim davama engel olanlar var diyorum. Kimler olduğunu bilmiyorum. Nereye kadar gidecek bilemiyorum” diye konuştu.
Anne Leyla Darıcı sözlerine şöyle devam etti:
“Çocuğumla ilgili 5-6 dava var. Hiçbirisi sonuçlanmadı. Psikolojik olarak insan yıkılıyor. Allah bu acıyı kimseye göstermesin. Evlat acısı hiçbir acıya benzemiyor. Yüce Allah düşmanıma dahi vermesin. Bir an önce davaların bitmesini ve rahatlamayı istiyorum. Hiç değilse çocuğumun acısıyla baş başa kalırım. Bu mahkemeler insanı hasta ediyor. Oğlumun hayalleri vardı. Büyük bir iş adamı olmayı istiyordu. Umutları vardı. İstekleri vardı. Birde çocuğumun ölümünün arkasından bazı sözler söylenmiş. Koskoca genç merdiven üstüne çıkmasaydı. Yok şöyle etmeseydi. Böyle yapmasaydı. Diye duyuyoruz. Benim çocuğum akılsız bir çocuk değildi. Aptal bir çocukta değildi. Öyle bir şey olsa Marmara Üniversitesini kazanamazdı. Çocuğum üniversite 1. sınıf öğrencisiydi. Ama bu olay oldu. Umutları bitti. Benimde hayallerim, umutlarım bitti. Çocuğumun ölümüyle benimde sevincim, her şeyim gitti. Mahkemeye gidiyorum. Bilirkişiler değişiyor. Hakim değişiyor. Bugün yarın bugün yarın bu davanın 11 yıldır devam etmesine bir anlam veremiyorum.”
Davanın bir an önce biteceğine inanan Leyla Darıcı, “Ben oğlumu kaybettim ama gelecek Buraklar var neden o çocukların hayalleri umutları gerçekleşmesin. İnşallah bu davalar biter. Ben çocuğumu kendi ellerimle mezara koydum. Daha çocuğum 16 yaşında idi. Umutları vardı. Ama çocuğumu elimden aldılar. O alışveriş merkezinde yukarı çıkarken koruma amaçlı cam olması lazımmış. Göz zevkini bozuyor diye yapmamışlar. O cam olsaymış çocuğumun bugün hayatta olacaktı. Benim çocuğumdan sonrakilerde orada hayatını kaybetti. Oranın halen açık kalmasına bir anlam veremiyorum. Ben gerçek sorumluların cezasını çekmesini istiyorum. O dönem müdür sorumlu dediler. O müdür gitti başkası geldi. Gerçek sorumlular kimse onların ceza almasını istiyorum. Bu dünyada değilse öbür dünyada mutlaka çekecekler cezalarını. Bu annelerin, babaların ahı yerde kalmaz inşallah. Bu dünyada da sorumlular cezalarını çeker bende görürüm” dedi.
Anne Leyla Darıca açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Evimin arkasında okul var. 15-16 yaşında çocuklar delikanlılar okula gidip geliyor. Onları gördükçe çok üzülüyorum. Ben oğlumda eğitimini tamamlayıp vatanına milletine hayırlı bir birey olacaktı, evlenecekti, çocukları olacaktı. İstiyorum ki bu alışveriş merkezindeki görevliler cezalarını almalı. Benim amacım para pul değil sadece sorumluların ceza almalarını istiyorum. Mahkemeler insanların psikolojisini, morali bozuluyor. Çocuğumun resmine bakamıyorum. İğnelerle haplarla ayakta duruyorum. Umutlarımızı aldılar. Bu insanların ceza almalarını istiyorum. Bir elleri yağda bir elleri bağda yaşıyorlar. İnşallah mahkemeler sonuçlanır. Sabahlara kadar ağlıyorum. uyuyamıyorum. Bu dava 6 yıl içinde bitmesi gerekiyormuş. Bitmedi 2 yıl uzadı. Devletimiz 11 yıl olduğu için 30 bin lira tazminat verdi. Türkiye’de ilk defa bana verilmiş bu 30 bin lira. Dava o kadar çok uzadı ki devletten bu parayı almaya da utanıyorum. Bu kadar uzamasaydı ben bu parayı almamış olacaktım. Mahkemelerin sürekli ertelenmesi hem bizim hem devletime zararı oluyor. Mahkeme günlerini takvimlere işaretliyorum. Kaçırmamaya çalışıyorum. Bende artık mahkemelere gidemiyorum. Yoruldum artık. Gittiğimde hastalanıyorum. Psikolojim bozuluyor. Uzamasın mahkemeler devlete de zarar olmasın. Analar babalar da o kadar üzülmese daha iyi olmaz mı. Devlet bana niye versin bu parayı. Devletimize de yazık. Devletimiz bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bu davaların bir an önce bitmesini istiyorum. Artık çok yoruldum mahkemelere gidip gelmekten. Başka başka hakimlerini yüzünü görmekten yoruldum artık.”