Son Güncelleme: 4 Mayıs 2017 08:39 Çorum İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Çorum Kent Konseyi iş birliğinde hazırlanan ve Karşıyaka Şehit Onur Bakbak İlkokulu tarafından uygulamaya konulan Kültür ve Sanatla Büyüyen Minik Eller Projesi kapsamında; ‘’Edebiyatımızda Şiir ve Öykü’’ konulu konferans ve öğrencilerle ‘’Şiir Dili’’ konulu atölye çalışması düzenlendi.
Mor Hırkalı Aşk, Marasanta ve Söz Ağrısı şiir kitaplarının şairi, Öyküncü Öykü kitabının yazarı Kenan Yaşar’ın konuşmacı olarak katıldığı konferans, öğrenciler ve öğrenci velileri tarafından beğeniyle izlendi.
Şair ve yazar Kenan Yaşar, konferansının Edebiyat Sarayında Şiir ve Öykü Odaları başlıklı bölümünde; edebiyatın, şair ve yazarlığın insan üzerinde bıraktığı algıları, şiirsel bir anlatımla sundu.
Yaşar, sunumunda şunları söyledi;
‘’Bunca uğraş içinde ne gerek var edebiyata?
Şiir karın doyurmaz.
Öykü susuzluğumuzu gideremez.
Makaleyi giyemeyiz.
Denemeye binip gidemeyiz.
Romanın içinde ev gibi yaşayamayız.
Tüm ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimiz para genellikle yoktur edebiyatta.
Çoğumuzun eğitim çağında çocukları var.
Benim oğlum avukat olacak
Benim kızım doktor olacak deriz.
Hiç birimiz çocuğum şair olacak yazar olacak hülasa edebiyatçı olacak demeyiz.
Siz dönüp bana da diyebilirsiniz.
Mesleğin var. Ne işin olur edebiyatla.
Herkesin daha çok işine zaman ayırdığı zamanlarda siz ne yapıyorsunuz böyle diye sorabilirsiniz.
Film izlemek, gezmek eğlenmek, arkadaşlarla hoşça vakit geçirmek dururken neden kelimelerle savaşıp dururlar ki yazar ve şairler?
İbadet midir ki ahiretine katkısı olsun?
İş midir ki kelimeleri rakamlara dönüştürebilesin?
Bu hususta sizin dediğiniz gibi yapan çokça meslektaşım bir hayli değişik mesleklere mensup insan var. Ahiretlerini doğal olarak bilemeyiz ama dünyevi açıdan daha iyi konumda değiller.
Çiçekler oksijen üretir. Biz ücret ödemeden alır her saniye kullanırız
Edebiyatı da edebiyatçılar üretir. Herkes ücret ödemeden kullanır
Mesela arılar… Bilim insanları arıların yeryüzünden kaybolması halinde insanın sadece dört yıl ömrü kalacağını iddia eder. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan ve insan olmaz.
Acaba edebiyatçılar olmasa iletişim ne kadar mümkün olur.
Ya da tersinden edebiyat zirvede olsa bu savaşlar, kan ve gözyaşının denize döndüğü bu dünya yerine hak, adalet, merhamet olmaz mı?
Edebiyatçılar fikirleri konsantre haline getirir. Bir cümleye bir anekdota indirgeyip saatlerle siyasetçinin ifade edemediğini kısaca ifade edilebilir kılar.
Edebiyatçılar duyguları, fikirleri, hayalleri kalıba döker. Ortaya çıkan edebi eserler adeta toplumun aynasıdır. Edebiyat dilin sarayıdır. Şiir ve öykü ise onun kral odalarıdır.’’ifadelerini kullandı.
Edebiyatımızdan şiir örnekleriyle başlanan bölümde, şiir dili ve öykü dilinin insan hayatına etkileri, örneklemelerle sunuldu. Yazının yaygınlık kazanmadığı zamanlarda insanoğlu sahip olduğu değerleri, kültürü, başka kuşaklara aktarmak istediği acı, savaş, felaket, sevinç gibi ne varsa onları şiire, hikayeye dönüştürüldüğünü; bu yolla kolay ezberlenme, sık tekrar edilebilme ve etki uyandırmanın amaçlandığını belirten şair, şiirlerin sözleri en etkili kullanma biçimi olduğunu, kimi zaman vatan, kimi zaman aşk kimi zaman önemsediğimiz diğer konulara ilham kaynağı olduğunu söyledi.
İlkelerin olduğu ve iletişimin iyi olduğu bir dünyada daha az gözyaşı daha fazla özgürlük, daha fazla adalet, daha fazla insanlık olacağını belirten yazar; ‘’Rotamızı edebiyata çevirmekten başka çıkış yolu öngöremiyorum’’ dedi.
Konferans sunumun ardından yapılan imza etkinliği ile sona erdi.