Son Güncelleme: 12 Mayıs 2017 16:21 İlke-Der ve Çorum Genç İHH, “Benim adım Kudüs” programı düzenledi.
Çorum İHH Mavi Marmara Konferans Salonu’nda Perşembe günü yapılan programda Yolcu Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer İdris Akdin Sinevizyon ve Konferanstan oluşan “Benim Adım Kudüs” programı sundu. Kur’an-ı Kerim Tilavetiyle başlayan programın tanıtımını Çorum Genç İHH Başkanı Umut Ekrem Yazıcı yaptı. Çok sayıda kişinin katıldığı programda Çorum İHH Başkanı Selim Özkabakçı bir selamlama konuşması yaptı.
Kudüs’e bir başka açıdan bakmayı önceleyen program; “Mekke ve Medine Ümmetin kalbidir, Kudüs ise Ümmetin aklını oluşturur. Aklı işgal edilen bir topluluk için gelecek nasıl olur?” teması üzerinden oluşturuldu. Birinci bölümde Kudüs’ü anlatan nitelikli bir sinevizyon çalışması ile bildiğimiz Kudüs’ün ötesine bakma denemesi yapıldı. İkinci bölümde, Yolcu Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer İdris Akdin tarafından yine görsellere dayanarak, interaktif biçimde “Kudüs Bize Neyi anlatır?” başlıklı bir sunum gerçekleştirildi. Yaklaşık iki saat süren program konuklara çav ikramı ile sona erdi.
Çorum İHH Başkanı Selim Özkabakçı, “Kudüs ve çevresi selam diyarıdır, barışın toprağıdır. Tarihî süreç içerisinde bu coğrafyada neşvünema bulan üç farklı semavi dinin tüm temsilcilerine kucak açan, onlar için esenlik diyarı olan kutsal bir bölgedir Kudüs. Hz. İbrahim’in, Hz. İsmail ve İshak’ın, Hz. Yakup ve Zekeriya’nın, Hz. Musa ve İsa’nın mücadele alanı; sapıtmış, doğru yoldan uzaklaşmış insanları hakka ve adalete davet mekânları yine bu coğrafyalar olmuştur. “Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren O (Allah) yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir.” (İsra; 1)
Müslümanların ilk kıblesi, harem mescitlerin üçüncüsü ve yeryüzünün ilk ibadet hanelerinden biri olan Mescid-i Aksa, yüce Allah’ın mübarek kıldığı mekânlar ve diyarlardandır. Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde ifade ve işaret edilen bu kutsal yerler, birçok peygamberin tevhid mücadelesine şahitlik etmiş ve yaşanılan süreçte bu coğrafyada meydana gelen bilgi ve tecrübe birikimi, dünya medeniyetine önemli katkılar sağlamıştır.
Hz. Ömer (r.a.) döneminde İslam topraklarına dâhil edilmiş olan Kudüs, bir asrı bulmayan Haçlı işgali dışında, geçtiğimiz yüzyılın başına kadar, barış ve emniyetin hâkim olduğu, üç semavi din mensuplarının da esenlik içerisinde yaşama fırsatı buldukları bir tarihî süreçten geçmiştir. Ancak Osmanlı Devleti’nin varlık sürecinin I. Dünya Savaşı akabinde sona ermesiyle Kudüs de kaos ve işgallerin merkezi olmuştur. Gelinen bu noktada, şiddet çemberinin ortasında kalan Filistin’de, batılı ülkelerin destekleriyle bir işgal devleti oluşturulmuş ve 1948 yılı, Siyonist İsrail’in gayrimeşru varlığının ete kemiğe büründüğü tarih olmuştur. Katliamlarla kurulan Siyonist İsrail, işgal ettiği toprakların sahibi olan Filistinliler üzerindeki baskılarını genişleterek sosyal hayatı çepeçevre kuşatırken, kutsal mekânlar ve kültürel eserler de İsrail’in politikalarından nasibini almıştır.
Filistin işgalinin, işlenen katliam ve hak ihlallerinin temel sebebi Siyonizm’dir. Yahudi düşüncesine ait olmayan ne varsa yok edilmesini amaçlayan Siyonizm’in en önemli hedefi, Mescid-i Aksa’nın yıkılması ve yerine Süleyman Mabedi’nin kurulması projesidir. Siyonizm, Nil’den Fırat’a Arz-ı Mevud ideali için her türlü yolu mubah görür ve gösterir.
İsrail, 1967 tarihli Altı Gün Savaşı’nı takiben Kudüs’ü ele geçirmiş ve bu tarihten itibaren Aksa’ya yönelik saldırı ve tecavüzlerin ardı arkası kesilmemiştir. Yarım asra yakın bir süredir devam ettirilmekte olan saldırılarda Mescid-i Aksa farklı yöntemlerle defalarca yok edilmeye, yakılmaya çalışılmıştır. Özellikle Kudüs’ün Yahudilerce ele geçirildiği 1967 yılından itibaren Mescid-i Aksa altında sürdürülen ve arkeolojik amaçlı olduğu iddia edilen kazılarla da bu kutsal mekânın süreç içerisinde yıkılması planlanmaktadır. Özelde İslam âleminin, genelde de tüm insanlığın ortak mirası olan Mescid-i Aksa, eğer önlem alınmazsa yakın bir gelecekte İsrail tarafından yok edilme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Nitekim Mescid-i Aksa Filistin meselesinin merkezi konumundadır. Mescid-i Aksa’ya yönelik ihlallerin sonlandırılması ve mescidin korunmasına yönelik çalışmalar, Filistin meselesinin çözümüne da katkıda bulunarak özelde bölgede, genelde ise dünyada barış ve adaletin tesisinde etkili olacaktır.
Mescid-i Aksa, umut taşıyan vicdan sahipleri için sadece bir moral değer değil aynı zamanda ayakta kalışın, ben varım diyebilmenin; bölgedeki barış, adalet ve özgürlüğün diğer adıdır. Mescid-i Aksa’nın varlığı dünya için, insanlık için yeni bir şansın olduğu anlamına da gelmektedir. Onu ayakta tutmak, insanlığın ayakta tutulması demektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Mescid-i Aksa hakkında vasiyette bulunarak şöyle buyurmuştur: “Oraya (Mescid-i Aksa’ya) gidin ve içinde namaz kılın. Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin.”
(Ebu Davud, Kitabu’s-Salat, 14)
İHH’nın yola çıkardığı, şahsımın da içinde olduğu Mavi Marmara, Mescid-i Aksanın kandillerine yağ ve Kudüs için direnen Müslümanlara lokma götürürken vurulmuştur. Mavi Marmara’da vurulanlar, işkence edilenler Kudüs yolunda şehit ve gazi olmuşlardır. Mavi Marmara gibi kutlu bir direnişi unutturmaya çalışanlar da unutmasınlar ki Siyonist İsrail’in ekmeğine yağ sürmektedirler. Umut etmekteyiz ki, Mescid-i Aksa’nın ışığı daha uzun yıllar haktan, adaletten ve doğruluktan yana olan tüm insanlık ailesinin yollarını aydınlatmaya devam edecektir.” Diye konuştu.
Yolcu Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer idris Akdin ise konuşmasında şunları ifade etti:
“Kudüs bilincinin propaganda dilinin ötesinde sahici bir dil ile ele alınması, gelecek kuşaklara aktarılması önemlidir. Binlerce yıllık sürgün ve diaspora yaşamında Yahudileri idealize eden bir gün Kudüs’te buluşma arzusu olduğunu göz önünde bulundurursak; bu ideali en iyi kullanan Siyonist yapı sonunda amacına ulaşmış gibi görünmektedir.
1917 yılı İngilizlerin Kudüs’ü ele geçirmesiyle birlikte, 400 yıllık bir tarih yok edilmeye çalışılmaktadır ki Kudüs’te bulunan tarihi yapılar ve eserler %70’den fazlası Osmanlı’ya aittir. Bu durum özellikle bizlere önemli sorumluluklar yüklemektedir. Coğrafyamızda yaşanan gelişmeler Siyonist rejimin Kudüs’e daha fazla oranda hakim olmasını ve özellikle yeni yerleşim bölgeleri açarak Yahudi nüfusunun Kudüs’te hakim nüfus haline getirilmesinin önünü açmıştır. Bölgede İslam izlerinin silinmesine yönelik faaliyetlere karşı en duyarlı olması gereken kesim, yüzyıllar boyunca bölgeyi barış ve adalet içinde yönetmiş olan Türkiye halkıdır. Kudüs’ün öyküsü geleceğimizin öyküsü olacaktır.”
Ömer İdris Akdin Kimdir:
* Yolcu ve Kent Kültürü Dergilerinin Genel Yayın Yönetmeni.
* İHH-İnsani Yardım Vakfı’nın Samsun Partneri kısa adı SİYAH olan Samsun İnsani Yardım Hareketi’ni kurdu ve 4 yıl başkanlığını yürüttü.
* Ferhat Kalender adıyla; Morgun Son Delikanlısı (Deneme Öykü), Yol ve Kavil (Deneme), Kara Yazılar (Deneme) Ömer İdris Akdin adıyla; Gerisi Hikâye (Öykü), Herkes Değilsin (Öykü), Hasar Tespiti (Deneme)kitap çalışmaları bulunmakta olup;
* Tarihte Ermeniler ve Pontus Meselesi – Araştırma
* Gelişim Sürecinde Türkiye ve Avrupa Birliği – Araştırma
* Mülakat – Yaşayan Edebiyat bağlamında editoryal çalışmalar yaptı.
* Halen internet üzerinden www.düsüncemektebi.com’da haftalık yazılarına devam ediyor.”