Heri Haber

‘Tüm Ülkeyi OHAL İle Yönetiyorlar’

Saadet Partisi Çorum İl Başkanı Faruk Cıdık, bugün parti binasında 2017 yılını değerlendirdiği bir basın toplantısı yaptı.

‘Tüm Ülkeyi OHAL İle Yönetiyorlar’
143 viewsAntalya Escort
28 Aralık 2017 - 16:31

Son Güncelleme: 28 Aralık 2017 16:31 Saadet Partisi Çorum İl Başkanı Faruk Cıdık, bugün parti binasında 2017 yılını değerlendirdiği bir basın toplantısı yaptı.

Basın toplantısında konuşan Cıdık, “2017 yılında da umutlar karamsarlığa, beklentiler hayal kırıklığına dönüştü. Ama biz gelecek adına umudumuzu koruyoruz. İnşallah 2018 yılı, Yaşanabilir bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye, Yeni Bir Dünyanın kurulmasına vesile olur”dedi.

2018 YILI OHAL’SİZ BİR TÜRKİYE OLSUN

2018 yılında OHAL’ın kaldırılması temennisinde bulunan Cıdık, “2018 yılından en büyük beklentimiz OHAL’siz bir Türkiye dir, “Türkiye 20 Temmuz 2016 yılından bu tarafa OHAL ile yönetiliyor. 15 Temmuz’dan bu yana 30 ayrı KHK yayınlandı. Neredeyse, KHK ile düzenlenmeyen tek bir konu, tek bir alan kalmadı. Kanunun yerini kararname, Meclis’in yerini saray, 80 milyonun iradesini bir kişi aldı. Binlerce insan bir kararname ile ihraç ediliyor. Devasa kuruluşlar bir kararname ile kapatılıyor. Anayasa ile teminat altına alınmış temel ve hak ve özgürlükler bir kararname ile rafa kaldırılıyor. Bu yüzden bizim 2018 yılına ilişkin ilk temennimiz OHAL’siz bir Türkiye’dir. Çünkü esas olan Külliye’nin iradesi değil Türkiye’nin iradesidir. Bazıları Kanun Hükmünde Kararnamelere, ‘Karun Hükmünde Kararnameler’ diyor. Bu üzücü bir vaka ve hadisedir. Bu zihinlerde iz bırakıyor. Tarihe bir hüküm olacak geçiyor. Mutlaka yapılan kasıtlı yanlışlardan dönülmelidir” diye konuştu.

TÜM TÜRKİYE’Yİ OHAL İLE YÖNETİYORLAR

“AK Parti 15 yıl önce Doğu’daki OHAL’i kaldıracağını söylemesine rağmen şimdi bütün Türkiye’yi OHAL ile yönettiriyor” diyen Cıdık, konuşmasını şöyle sürdürdü;

“Şimdi size AK Parti’nin kendi programından aynen alıntılayarak bir cümle okumak istiyorum. ‘AK Parti, teröre tepki olarak maksadını aşan ve bölge halkını rahatsız eden bazı uygulamaların terk edilmesi ve yıllardır devam eden OHAL uygulamasının tamamen kaldırılmasını hedeflemektedir. Suçlu insanlar karşısında caydırıcı ve masumları koruyucu bir tavır sergilemesi gereken devletimizin, suçsuz insanlara şefkatle muamele etmesi gerektiğine inanıyoruz.’ Görüldüğü gibi, ‘Güneydoğu’daki OHAL’i kaldıracağız’ demişler, şimdi Bütün Türkiye’yi OHAL’le yönetiyorlar. ‘Teröre tepki olarak maksadını aşan ve bölge halkını rahatsız eden uygulamaları terk edeceğiz’ demişler. Şimdi kendileri, ‘15 Temmuz’u gerekçe göstererek maksadını aşan ve bütün insanları rahatsız eden’ icraatlar yapıyorlar. ‘Suçsuz insanlara karşı şefkatle muamele edeceğiz’ demişler. Bugün ise suçlu- suçsuz ayrımı yapmadan öfke ile hareket ediyorlar.”

ÇOK YANLIŞ VE UCU AÇIK BİR DÜZENLEMEDİR

Resmi Gazete’de yayımlanan “Son KHK’da yer alan; ‘15 Temmuz darbe girişimi ve ‘girişimin devamı niteliğindeki eylemlere’ müdahale eden sivillerin cezai sorumluluğu doğmayacağı’ ifadesi kanaatimizce çok yanlış ve ucu açık bir düzenlemedir. Bu tür kararnameler yarın beklenmeyen ve istenmeyen sonuçlar ortaya çıkarabilir. Bu ülke geçmişte, kendisini devlet yerine koyan, devlet adına iş yapmaya kalkanlardan çok çekmiştir. Beyaz Toroslar, faili meçhuller hala bu milletin hafızasında canlılığını korumaktadır. ‘girişimin devamı niteliğindeki eylemler?’ ifadesiyle ne kastedilmektedir? Bir olayın darbe girişiminin devamı olup olmadığına kim karar verecektir? İktidar ve onun kayıtsız- şartsız destekçiliğine soyunanlar, bu endişeleri dile getirenleri FETÖ’cülükle suçlamak yerine bu ve benzeri soruları hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde izah etmek zorundadır”
TÜRKİYE’DE GUANTANAMO ALGISI OLUŞTURURSUNUZ!

KHK ile FETÖ sanıklarına getirilen tek tip elbise düzenlemesine gelince, Tecrübe edilen şey tecrübe edilmez. Tek tip kıyafet zorunluluğunu bu ülke 12 Eylülde tecrübe etti. Tek sonucu dünya kamuoyunda Türkiye’yi daha da itibarsızlaştırmak oldu. Bugünde aynı hataya düşülüyor. Kaş yapacağım derken göz çıkarılıyor. Tek tip elbise ne adalete, ne devlete ne de millete değil, ancak ve ancak FETÖ’nün işine yarar. Türkiye’yi uluslararası kamuoyunda itibarsızlaştırmak isteyen lobilerin işine yarar. Kendi elinizle Türkiye’de Guantanamo algısı oluşturmuş olursunuz. Biz her zaman söylediğimizi bir kere daha söylüyoruz; bu ülkeye ihanet etmiş, darbe teşebbüsünde bulunmuş kim varsa en ağır biçimde cezasını çekmelidir. Lakin bu süreç yürütülürken en azami hassasiyet ve en doğru metot seçilmelidir.”

KHK İLE YÖNETİLEN ÜLKEYE YATIRIMCI GELMEZ

Türkiye’nin son zamanlarda döviz sıkıntısı çekmektedir “Çin bankalarında kredi arıyoruz. Yabancı yatırımcı Türkiye’ye gelmemekte hatta var olan da kaçmaktadır. Hükümet bunun sebebini kendisine sormak zorundadır? Düşüncesizce hazırlanan KHK’lar maalesef sadece adalete değil ekonomimize de darbe indiriyor. OHAL ile yönetilen, KHK ile yönetilen, bir kişinin iki dudağının arasındaki talimatlarla yönetilen bir ülkeye yatırımcı gelmez, Çünkü kendisini güvende hissetmez. Bu yüzden bir kere daha uyarıyoruz; Türkiye Cumhuriyetinin KHK’larla ve OHAL ile daha fazla yönetilmesi mümkün değildir. Bu gidiş ekonomimizden, adalet sistemine bütün kurumlarımızda yaşanan krizi derinleştirmektedir. Biran önce kendinize gelmez, aklı selim ile hareket etmezseniz bunun sorumluluğundan da kurtulamazsınız”

TAŞERON İŞÇİYE LÜTUF DEĞİL, HAKKIDIR!

Son günlerde gündemden düşmeyen taşeron meselesini gelince “Türkiye’de 1 milyona yakın taşeron işçinin kadroya alındı. Bu sevindirici bir karar olmakla birlikte eksik bir karardır. Özellikle de, taşeron işçilerin daha önce ortaya çıkan haklarından feragat etmeye zorlanmaları son derece yanlıştır. Bu adilane bir tutum değildir. Taşeron işçiye kadro bir lütuf değil işçinin hakkıdır. “Biz size kadro ihsan ettik, biz ne diyorsak onu kabul edeceksiniz” anlayışı son derece yanlış bir anlayıştır. Biz taşeron işçilerin kayıtsız şartsız kadroya alınmalarını talep ediyoruz”

MİLLET İKTİDARIN DENEME YANILMA TAHTASI DEĞİL

Bylock’ta Zoka meselesinde, yetkili kurumların olaya el atması ve mağdurlar hakkında tahliyelerin başlaması sevindirici bir durum, “Aylardır hapis yatan bu insanlara devletimiz tarafından en kısa zamanda iade-i itibar yapılması şarttır. İşlerinden ihraç edilenlerin, açığa alınanların görevlerine iade edilmesi gerekir. Ne yazık ki bu süreçte hükümet mutedil bir yol izleyememiş, kurunun yanında yaşta yanar mantığı ile binlerce insanı mağdur etmiştir. Bugün geldiğimiz süreçte ise yanlış yaptığını fark ederek, mağdurları tahliye etmeye başlamıştır. Temennimiz bir daha böyle bir süreç ile bu milletin karşı karşıya getirilmemesidir. Bu millet iktidarın deneme yanılma tahtası değildir. Yapılan hatalar sadece “pardon” diyerek telafi edilemiyor. Bu vesile ile mağdurlara, tahliye olanlara geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu meseleyi özenle takip eden Saadet Partimizin Antalya il başkan yardımcısı Av. Ali Aktaş’a bu vesileyle teşekkür ediyorum. Saadet Partisi bundan önce olduğu gibi bundan sonra da yaşanan bütün haksızlıklara karşı en gür seda ile karşı durmaya devam edecektir.”

HER İŞİ YAPAN DEVLET BİR TEK FABRİKA YAPMIYOR
Nüfus istatistiklerine göre Türkiye’de 50 ilin sürekli göç verdiğine biliyoruz, 50 ilin içinde en fazla göç veren il Diyarbakır dır. “Tarihiyle, stratejik konumuyla, ekonomik potansiyeliyle cazibe merkezi olması gereken Diyarbakır, tam tersine kaçış yeri oluyor. Peki neden? Cevabı basit, yanlış politikalar yüzünden. Biz bu hükümete, fabrika yapın deyince, ‘devlet fabrika yapmaz’ diyorlar. İyi ama aynı devlet hayvancılık yapıyor. Romanya’dan, Ukrayna’dan hayvan ithal edip kendi besicisinin karşısına rakip olarak çıkıyor.Aynı devlet tarımcılık yapıyor. Kendi arazileri ekilmeyi beklerken, yurtdışında arazi kiralayıp, kendi çiftçisinin karşısına rakip olarak çıkıyor. İnşaatçılık yapıyor: Devlet fabrika yapmaz diyenler, inşaata gelince Türkiye’nin en büyük müteahhidi oluyor.Diyarbakır’ı, tarımda, hayvancılıkta, sanayide göç veren değil göç alan il haline getirmek zorundayız.Fakirliğin, yoksulluğun değil bereketin, zenginliğin şehri haline getirmek zorundayız. Doğru yöntemler ve doğru politikalar yürütüldüğü takdirde bunu gerçekleştirmek zor bir şey değil.”

2018 BÜTÇE RAKAMLARI
Bütçenin bir hükümetin kimliğidir, “Ekonomi anlayışının aynasıdır. O zaman bu iktidarın 2018 Bütçe rakamlarına bir bakalım; Bütçe büyüklüğü; 762,8 milyar lira. Bütçe gelirleri 696,8 milyar lira, vergi gelirlerinin 599,4 milyar lira, bütçe açığı ise 65,9 milyar lira. Bütçede en dikkat çekici rakamlardan birisi faize ödenecek miktar. İktidar Cumhuriyet tarihinin faiz rekorunu kıracak. 2018’de Faiz lobisine ödenecek miktar 71,7 milyar lira. Buna karşın ulaştırma yatırımlarına ayrılan pay 25 milyar lira. Eğitime ayrılan pay 14 milyar lira.Tarıma ayrılan 10, sağlığa ayrılan pay ise 8,5 milyar lira.Ulaştırma, eğitim, tarım, sağlık neredeyse bütün alanlardaki yatırımları toplasanız faize ödenen paraya yetişemiyor”.

SAVUNMA VE BELEDİYE PAYLARINDAKİ ARTIŞ?
Bütçede Özellikle iki kalemde artışın yaşandığını gözlemliyoruz, “Birincisi Milli Savunma Bakanlığı bütçesi: Yüzde 41 ile en fazla artış savunma bütçesinde gerçekleşiyor. 2017 yılında 64 milyar olan ödenek 2018’de 92 milyar liraya çıkarılıyor. Gerçekten dikkat çekici bir oran. Biz her zaman güçlü ve milli bir savunma sanayiini savunduk. Umarız bu artış savaşın değil barışın teminatı bir Türkiye için kullanılır. Ayrıca, milli silahların yapımı için bu paralar harcanır. İkincisi belediyelere ayrılan ödenekteki artış. 2018 yılı bütçesinde büyükşehir belediyeleri ile il özel idarelerine ayrılan kaynak yüzde 16 artırılarak 72,9 milyar liraya çıkarılıyor.Umarız bu ödenek de seçim yatırımı, seçim rüşveti olarak değil gerçekten Anadolu’nun kalkınması içindir”

RAKAMLAR HÜKÜMETİN KİMLİĞİNİ ELE VERİYOR
2018 bütçesinin röntgenini çektiğimizde 3 sonuç görüyoruz. Birincisi, bu bütçe halk bütçesi değil rant bütçesidir. İkincisi, Bu bütçe üretim bütçesi değil tüketim bütçesidir. Üçüncüsü, bu bütçe geçim bütçesi değil seçim bütçesidir. Bu bütçede. Emekli yoktur. Asgari ücretli yoktur. Memur, işçi, emekçiyoktur. Kıt kanaat ayakta durmaya çalışan esnaf ve sanatkar yoktur. Çiftçi, üretici yoktur. Aslan payı her yıl olduğu gibi bu yılda rantiyeciye, bir avuç mutlu azınlığa aktarılacaktır. Yine en çok faiz lobisi ve bankalar kazanacaktır. Rakamlar bunun habercisidir.”

HALK BÜTÇE’DE BULAMADIĞI UMUDU NİMET ABLA’DA ARIYOR!
Türkiye’nin en kalabalık yeri piyango satış merkezleri olduğunu görüyoruz, “Düşünün 80 milyonluk ülkede, ortalama 90 milyon adet piyango bileti basılıyor. Sadece Yılbaşı çekilişi için bastırılan bilet sayısı 35 milyon adet. Diğer şans oyunlarını, kumar oyunlarını saymıyorum bile.Peki, tartışma ne? Efendim Piyango helal mi, haram mı? Şüphesiz ki inancımıza göre haram. Ama bu işin fetva boyutudur. Bir de sosyal boyutu var.Piyango ne kadar haramsa, bir milletin umudunu piyango kuyruklarına mahkûm etmek ondan daha büyük bir haramdır. Faiz ne kadar haramsa, bu milletin kaynaklarını faiz yoluyla bir avuç hortumcuya akıtmak ondan çok daha büyük bir haramdır. Artık maalesef bu umut kayboluyor. Devlet vatandaşının refahını temin edemezse, onlarda umudunu piyango gişelerinde arar” dedi.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
Hava durumu
-
-
-
Nem Oranı: -
Basınç: -
Rüzgar Hızı: -
Rüzgar Yönü: -
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-