Son Güncelleme: 21 Ocak 2018 16:28 Özgür-Der Çorum Şubesi, Eğitimci Yazar Şefik Sevim’in konuşmacı olarak katıldığı “Müslüman Ailede Çocuk Eğitimi ve Aile Hayatı” başlıklı bir konferans düzenledi.
Turgut Özal Konferans Salonu’nda düzenlenen ve sunuculuğunu Bahadır Bayram’ın yaptığı konferans, Elvan Alaçam ve Muhammed Emin Kısakol’un okuduğu Kur’an-ı Kerim tilaveti ve mealinin ardından başladı.
Özgür-Der Çorum Şubesi adına açış konuşmasını gerçekleştiren Mustafa Kerim Üngör; çocuklarımızın bizlere Allah’ın lütfu olarak bahşettiği çiçek bahçeleri, ebeveynlerinse Kur-an’ın tabiriyle bahçıvanlar olduğunu hatırlattı. Bu güzel emanetleri her türlü saldırı karşısında ayakta kalacak şekilde vahyin ışığında ve Rasulünün örnekliğinde yetiştirmekle sorumluğu bir eğitim metodunun önemine değindi.
Makineleşme ve sanayileşme döneminin ardından ortaya çıkan modernleşmenin inancımıza yönelik tehditlerinin de farkına varılması gerektiğine dikkat çeken Üngör; çağı kuşatması gereken değer dünyamızın modernizmin kıskacında kaldığını belirtti. İlk önce bu modern araçlara karşı çıkıldığını, bunun sonucunda da çocukların internet üzerinden yabancı, dizi, oyun ya da sosyal paylaşım sitelerine olan bağımlılıklarının arttığını söyledi. Bu yasakların aile içi iletişimi de zedelediğini, anne babanın söz geçerliliklerini yitirdiğini, onları rol model olmaktan çıkardığını belirterek; bu durumun aile kurumuna zarar verdiğinin ve ümmet bütünlüğünü sarstığının da altını çizdi.
Aile olmadan ümmet olunamayacağını, sorunlarımızın da ancak Allah’ın ipine sımsıkı topluca sarılarak çözülebileceğini ifade eden Üngör; ilkokul çocuklarına yönelik Özgür-Der Çocuk Kulübü, orta öğretim ve lise öğrencilerine yönelik Kur’an çalışmaları, siyer, kavram ve yakın tarih ders grupları gibi çalışmalardan; ayrıca kamplar, konserler, piknikler vb. sosyal faaliyetlerle bu dili yakalama gayretlerinden bahsederek sözlerini tamamladı.
MODERN HAYATTA BELİRLEYİCİ OLAN İÇGÜDÜLERDİR.
Açılış konuşmasının ardından sözü alan Eğitimci Yazar Şefik Sevim küreselleşme, iletişim teknolojisinde yaşanan gelişmeler, tüketim kültürü, bireyselleşme, değerlerde yozlaşma gibi etkenlerin aile kurumunu da etkilediğini ifade ederek sözlerine şöyle devam etti; ‘’ Modern hayatta belirleyici olan içgüdülerdir. Meşru örf yoktur. Sahih bir gelenek yoktur. İncelikler ve öncelikler yoktur. Modernizm evsizdir. İnsanın çöküşünü çocukluk yıllarından itibaren başlatır. Yoğun enformasyon ve iletişim ile insan yoğun bir yalnızlığa itiliyor. Düşünceler flulaşıyor, yaşamlar karışıyor ve benzeşiyor. İnsan, kendisinin varoluş amacını unuttuğundan oluşan boşluğu küresel ideoloji ve sekülarizm dolduruyor. Kimliksizleşen insan yığınlar gibi yaşıyor.
Kıblesi olmayan, hedefi bulunmayan, ruhunu ve özünü kaybetmiş, kendisine yabancılaşmış, tüketim kölesi, hazcı, maddeyi tanrılaştırmış bir modern insan ve bu şekilde yetiştirilen milyonlarca çocuk…
Gazali, çocuk ve aile eğitimini ‘’ yabani ısırgan otları ‘’ ayıklayan bahçıvanların faaliyet alanına benzetir. Aile, Kur-an’ın ifadesiyle, Allah’ın ayetleri üzerinde hikmetli bir şekilde kafa yorabileceğimiz en müsait ortamdır. Nafile ibadetlerin ifası bile onunla ilgili hak ve sorumluluklarımızı geciktirmenin gerekçesi olmayacak kadar Peygamberi övgüye mazhar olan emanet bir kurumdur.
Aliya İzzetbegoviç’in ‘Batı hayatımızın bütün kalelerine oturdu. Sadece geriye ailemiz kaldı’ sözünü hatırlayalım. Modern ifsada karşı Müslüman aile şu temel alan ve hassasiyetlerde bir disiplin oluşturarak ayakta kalabilir:
İsabetli evlilik, Zamanın ruhunu ve fıkhını yakalayabilmek, (iletişim ve tebliğ anlayışımızı sorgulamak), Değer ve kimlik merkezli aile yapısı, Hikmetli istişare mekanizmayı oluşturabilmek, Sosyal ve ibadi alanlardaki ritüelleri yaşamayı gelenekselleştirebilmek, İletişimde adaleti tesis edebilmek, Rol model olabilme çabası içinde olmak ve bu çabayı sürdürebilmek, Nitelikli beraberlik, Aile fertlerinin birbirlerini tanıma çabası içerisinde olmaları,Kendi değerlerimizle barışık bir mekân…”
Çocuk eğitimi ve aile hayatında annelerin öneminin, görev ve sorumluluklarının büyük olduğunu vurgulayan Sevim, kendilerine ait bir hayatlarının ya da kariyer hedeflerinin olduğu gerekçesiyle küçük çocukların haklarının gasp edilmemesi gerektiğini de ifade etti. Sevim, otorite ve örneklik boşluğu tehlikesine karşı ebeveynlere hatırlatmalarda bulunarak sözlerini tamamladı.