Son Güncelleme: 5 Nisan 2018 09:10 Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Reha Metin Alkan, Kudüs’te gerçekleştirilen 2. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi’ne üniversiteler arasında en fazla katılımı sağladıklarını belirterek, “Kongreye toplam katılımın yüzde 10’unu Hitit Üniversitesi olarak biz sağladık. Etkinliğe kalabalık bir kadro ile katılmış olmamız, akademik bir başarının ötesinde, Kudüs’e sahip çıktığımızın, ‘Kudüs’te biz de varız’ demenin göstergesidir.” dedi.
Alkan, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 10 ülkeden 700’e yakın akademisyenin katılımıyla Kudüs’te düzenlenen ve Anadolu Ajansının (AA) da “Global İletişim Ortağı” olduğu 2. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi ile ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Dünyanın hemen her ülkesinde ulusal ya da uluslararası akademik kongreler düzenlendiğine işaret eden Alkan, 2. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi’ni diğerlerinden ayıran en büyük özelliğinin, Kudüs’te yapılması olduğunun altını çizdi.
Kudüs’ün, Müslümanların kırmızı çizgisi olduğunu, bunun yanı sıra pek çok din için de önemli olduğunu hatırlatan Rektör Alkan, İsrail işgalinin sembolik unsurlarından biri olan Ayrım Duvarı ile Doğu Kudüs’ten ayrılan Ebu Dis banliyösündeki Kudüs Üniversitesinde düzenlenen kongreye, Hitit Üniversitesinden 57 akademisyenle katılarak Türkiye’yi temsil etmenin gururunu yaşadıklarını dile getirdi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyacaklarını “küstah bir dille” açıklamasının ardından akademisyenler olarak Kudüs konusuna eğilmeleri gerektiği düşüncesinden hareketle kongreye kalabalık bir heyetle katıldıklarını söyleyen Alkan, şöyle devam etti:
“Kongreye toplam katılımın yüzde 10’unu Hitit Üniversitesi olarak biz sağladık. Etkinliğe kalabalık bir kadro ile katılmış olmamız, akademik bir başarının ötesinde, Kudüs’e sahip çıktığımızın, ‘Kudüs’te biz de varız’ demenin göstergesidir. Bir hikaye vardır, Hz. İbrahim ateşler içinde yanarken ona bir damla su taşıyan güvercine ‘Bu su neye yetecek?’ sorusuna ‘Dostluğumuz belli olsun’ demiş. Biz de bu anlamda dostluğumuzu belirtmek ve Kudüs’e sahip çıktığımızı göstermek üzere kongreye katıldık.”
Kalabalık bir kadro ile katılmalarından dolayı kongrede “Çorum” adına bir oturum salonu oluşturulduğunu belirten Alkan, şunları kaydetti:
“Hitit Üniversitesi olarak oradaydık. Aslında Türkiye olarak oradaydık. Bütçe imkanlarımızı da zorladık ancak bu bir duruştur, tavırdır, göstergedir. Akademik anlamda önemli olmasının yanı sıra şekilsel anlamda da bütün dünyaya mesaj vermiş olduk. Sadece Hitit Üniversitesi olarak değil, Türkiye olarak mesaj verdik. Etkinliğe katılım zorlu bir süreçti. Katılan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ülkemizi temsil ettiler ama onun da ötesinde ümmeti Muhammed adına yapılan bir hamle idi bu.”
Alkan ayrıca kongrenin “Global İletişim Ortağı” olan AA’ya da teşekkür etti.
– “Orada sadece bir işgal değil, aynı zamanda bir insanlık suçu işleniyor”
Kongreye katılan akademisyenlerden Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Zekeriya Işık da kongresinin neden Kudüs’te yapıldığının çok iyi idrak edilmesi gerektiğini belirterek, etkinlik sayesinde düşünen, entelektüel birikime sahip bir grubun Kudüs’e giderek orada yaşananları yerinde görme ve kendi ülkesine anlatma fırsatı bulduğunu söyledi.
Akademisyenlerin o coğrafyayı gezerek oradaki hak ve hukuk ihlallerini yerinde gördüğünü ve kongrede de öznesi Kudüs olan sunumlarını gerçekleştirerek, akademik perspektifle soruna dikkat çekmeye çalıştıklarını anlatan Işık, şunları kaydetti:
“Gittik ve gördük ki sadece Filistin toprakları değil, aynı zamanda Kudüs işgal edilmiş durumda, Mescid-i Aksa kuşatma altında. Bugün bir Müslümanın gidip de özgür bir şekilde Mescid-i Aksa’da ibadet edemiyor. İnsanlar bunun için içten içe ağlıyorlar. Demek ki orada sadece bir işgal değil, aynı zamanda bir insanlık suçu işleniyor. İsraillilerde şizofrenik bir durum da var. Dışarıdan gelen kim olursa olsun, İngiliz, Alman, Türk ya da başka bir coğrafyadan gelen insan olsun duvara çarpıyor. Sizi karşılayan insanlar, adeta gülmemek için, sert davranmak için özel bir eğitim almışlar. Ben bunu hırsızlık psikolojisine benzetiyorum: İsrail, bütün dünyadan çalmıştır. Hırsızlık psikolojisi içinde dışarıdan gelen herkesi o çaldığı şeyi geri alacak gibi görmekte ve ona göre davranmaktadır. İnsanları havaalanlarında bekletmekte, basit diplomatik işlemleri uzatmakta ve insanların tekrar geri gelmemelerini sağlamaya çalışmaktadır. Biz oraya 500’den fazla akademisyenle gittik . İsrail şunu iyi bilmelidir ki ne bugün, ne yarın ne de gelecekte bu millet ve ümmet, İsrail’e Kudüs’ü yar etmeyecektir. Mescid-i Aksa’yı izole ettirmeyecektir.” (AA)