Son Güncelleme: 10 Ağustos 2018 08:20 Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Selim Aydın, LGS sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte öğrenci ve velilerin büyük bir karmaşanın içerisine mahkum edildiğini söyledi.
Aydın, Türk Eğitim Sen olarak, TEOG’un kaldırılması tartışmaları başladığı andan itibaren ikaz ve önerileri her fırsatta dile getirdik, ancak muhataplardan ses alamadıklarına vurgu yaptı.
MEB, başarılı olan ve akademik lise eğitimini almak isteyen öğrenciler için kontenjan artırma yoluna gittiğini buna rağman Çorum’un ek kontenjan alamadığını dile getiren Aydın, “ Anadolu lisesi okumak istediği için sadece üç tercih yapan fakat sınavla yerleşme imkanını yakalayamayan ve adresindeki okullara da kriterlerde kendisinden daha gerilerde bulunan öğrencilerin yerleştiğini gören öğrenciler bu durumu dava konusu yapmaya başlamışlardır. MEB nın belki de binlerce dava konusuyla karşı karşıya kalması kaçınılmazdır” dedi.
MEB’ın öğrencilerin istek, kabiliyet ve kişisel hedeflerine uygun bir eğitim ortamını hazırlamakla yükümlü olduğu kadar il Milli Eğitim Müdürlükleri de MEB in almış olduğu kararların uygulama noktasında sorumlu olduğunu hatırlatan Aydın, “LGS sonuçlarının açıklanmasıyla beraber öğrenci ve velilerimiz büyük bir karmaşanın içerisine mahkum edildiler. Ki, zaten daha uygulama kılavuzunun yayınlandığı tarihte bu kaosun ayak sesleri gelmeye başlamıştı” diye konuştu.
Tabii ki “biz demiştik” pişkinliği peşinde olmadıklarının altını çizen Aydın, “Ancak son olarak 13 Nisan 2018 tarihinde yaptığımız açıklamada da bugün yaşananlara dikkat çekmiş, sınavla öğrenci alacak okullar içerisinde Anadolu liselerinin sayısının çok yetersiz olduğunu (Ki, 33 ilde hiç Anadolu lisesi yoktu) ve bu durumun, akademik eğitim almak isteyen çocuklarımızı özel okullara mahkum bırakacağını söylemiştik. Hatta bu kanaatimizi “Ekonomik teşvik ile özel okulları besleyen MEB yeni sınav sistemiyle özel okullara yeni bir teşvik mi getiriyor?” sorusuyla gündeme getirmiştik” şeklinde ifade etti.
“Dönemin Milli Eğitim Bakanı sayın İsmet Yılmaz ve müsteşar Yusuf Tekin bu apaçık gerçeğe rağmen anlamsız bir ısrarla “Hiçbir öğrenci istemediği okula gitmeyecek” diyerek kamuoyunu alenen yanlış yönlendirmişlerdi” diyen Aydın konu ile ilgili açıklamasını şöyle sürdürdü;
“İşte geçtiğimiz günlerde lise yerleştirme sonuçları açıklandı ve 91.687 öğrencimiz açıkta kaldı. Yüzde 5’lik-6’lık dilimdeki başarılı öğrencilerimiz açıkta kalırken, arazlı yerleştirme/tercih sistemi sayesinde daha düşük yüzdelik dilimdeki öğrenciler adrese bağlı tercihten dolayı iyi okullara yerleşti.
Anadolu lisesi okumak istediği için sadece üç tercih yapan fakat sınavla yerleşme imkanını yakalayamayan ve adresindeki okullara da kriterlerde kendisinden daha gerilerde bulunan öğrencilerin yerleştiğini gören öğrenciler bu durumu dava konusu yapacaklardır. MEB belki de binlerce dava konusuyla karşı karşıya kalacaktır.
Şu görülüyor ki, açıkta kalan öğrencilerin önemli bir bölümü, sınav puanına göre tercih yapan fakat yerleşemeyen başarılı öğrencilerden oluşmaktadır.
Bu tablo kabul edilemez. Bu durumu hem öğrencilerimizin emeklerinin heba edilmesi hem de ülkemizin en büyük zenginliği olan başarılı öğrencilerimizin adeta cezalandırılması olarak görüyoruz.
Bu skandal sistemi kucağında bulan Milli Eğitim Bakanı sayın Ziya Selçuk’a kolaylıklar diliyoruz. Fakat işinin kolay olmadığını da biliyoruz. Pek tabii ki, sayın Selçuk, önümüzdeki sene sahadan aldığı izlenimler ve paydaşlarla yapılacak istişarelerle uygulanabilir bir sistemi ihdas edecektir. Ancak şu anda neresinden tutsanız elinizde kalan ve dört bir yanından sızdıran mevcut sistemi pansuman tedbirlerle olabildiğince onarmalıdır. Çocuklarımızın geleceği için öncelikle atılabilecek adımları Türk Eğitim-Sen olarak sıralamıştık;
Anadolu liselerindeki sınıf kontenjanları artırılarak ve kaynakların verimli kullanılması amacıyla kapasitesinin %50’sinin altında eğitim veren okullar birleştirilerek Anadolu lisesine dönüştürülmeli ya da bu okullarda Anadolu lisesi sınıfları açılmalıdır. Böylece başarılı olan ve akademik lise eğitimi almak isteyen öğrencilerimiz açık lise ya da özel okul mahkumiyetinden kurtarılacaktır.
MEB öğrencilerimizin istek, kabiliyet ve kişisel hedeflerine uygun bir eğitim ortamını hazırlamakla yükümlüdür. Çocuklarımızın eğitim ihtiyaçları siyasal ya da ideolojik saiklerle değil, onların talep ve beklentileri doğrultusunda tespit edilmeli ve ona göre planlanmalıdır.
Türk Eğitim Sen olarak, çocuklarımızın hayallerinin çalınmasını, daha hayatlarının başında motivasyon ve ümitlerinin kırılmasını kabul etmiyoruz.
MEB , ANADOLU LİSELERİ KONTENJANINDA 58 BİN ARTIŞ YAPTI. ÇORUM’A KAÇ KONTENJAN DÜŞTÜ?
MEB, başarılı olan ve akademik lise eğitimini almak isteyen öğrenciler için kontenjan artırma yoluna gitmiş, maalesef Çorum ek kontenjan alamamıştır. Türkiye genelinde 650 Anadolu Lisesinde mevcut kontenjanlar yükseltirken, Çorum neden SIFIR çekmiştir?
Bunun hesabını kim verecektir ?
Ek kontenjan al(a)mayarak kimler neden, neyi hedeflemiştir?
İlimiz genelinde 1.yerleştirme sonucunda meslek lisesi ve İmam Hatip Lisesine gitmek istemeyen 700 öğrenci açıkta kalmıştır.Buna rağmen ilimizde Anadolu Lisesi sınıf kontenjanları 30 olarak belirlenmiştir.Oysa yönetmeliğe göre sınıf kontenjanları 34 gerekirse 40 da yapılabilirdi.1.Nakil başvuruları 10 Ağustos itibariyle sona erecektir.Bakanlığın talimatına rağmen ilimizde hiçbir Anadolu Lisesinde kontenjanlar artırılmamıştır.İlimizde açılan İmam Hatip Lisesilerinin kontenjanlarının dolmaması gerçeği ile yüzleşmemek için mi Anadolu Liselerinin kontenjanı artırılmadı diye de sormadan geçemeyeceğim? Bu tablo, bu okullarımızda çalışan öğretmenlerimizi de norm fazlası durumuna düşürecektir.
Görünen o ki tercihte bulunan öğrenci velileri aynı tercihleri yapıp bırakıyor.
MEB, 38 Mesleki ve Teknik Eğitim Okulunu , Anadolu Lisesine dönüştürmüşken, İmam Hatip Liselerinin boş sınıflarını ise ek şube olarak Anadolu Liselerine tahsis etmişken, ilimizde de 3 bin kişilik Külliye boş kalmamalıydı.
Tercih edilmeyen ve öğretmenleri norm fazlası kalacak olan okulların tercih edilen okul türüne çevrilmesi için gerekli değerlendirmeler yapılabilir. Unutulmasın ki, çocuklarımızın hayalleriyle birlikte ülkemizin geleceğini de kaybediyoruz.”