Son Güncelleme: 6 Eylül 2019 08:57 Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı tarafından kabul ve finanse edilen, Boğazkale İlkokulunun koordinatör olduğu, “2018-1-TR01-KA101-048839” numaralı ve “Integration of SEN Children Through Fun Activities / Özel Eğitime İhtiyacı Olan Çocukların Oyun Aktiviteleri Yoluyla Entegrasyonu” başlıklı KA101 (Okul Eğitimi Personel Hareketliliği) projemizin üçüncü hareketliliği Poretkiz’de gerçekleştirildi.
Erasmus+ projesi kapsamında Portekiz’de düzenlenen “Outdoor Education / Açık Hava Eğitimi” isimli eğitime Türkiye, Romanya, Yunanistan ve Estonya’dan 37 öğretmen katıldı. Türkiye’yi temsilen Boğazkale İlkokulu müdür yardımcısı Fatma Gündoğdu ve 4/A sınıf öğretmeni Gamze Şen Cengiz katıldı.
Kursa katılan öğretmenler eğitimlerini başarıyla tamamlayarak Sertifikalarını ve Europass Belgelerini aldılar. Proje eğitimlerini başarıyla tamamlayan öğretmenlerimiz kurs bittikten sonra Lisbon, Sintra, Caldas da Rainha, Obidos, Coba da Roca ve Cascais şehirlerini ve Atlas Okyanusu da gezme fırsatı buldu.
Proje hakkında bilgi veren Boğazkale İlkokulu müdürü Mehmet Yılmaz, “Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı tarafından finanse edilen Erasmus+ projelerinin öğretmenlerin gelişimi için çok önemli bir fonksiyon oluşturduğunu dişle getirdi. Projedeki amaçlarının özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilerin hak ettikleri yaşam düzeyine ulaşabilmeleri ve eğitim imkanlarında en üst düzeyde yararlanabilmelerini sağlamak ve özel eğitim materyalleri geliştirmek olduğunu, öğrencilerimize yaparak, yaşayarak öğrenme imkanı sunmak, onları işitsel ve dokunsal açıdan desteklemek ve ilgilerini derse çekerek öğrenmelerini kalıcı hale getirmektir olduğunu dile getirdi. Bu kapsamda Avrupa’nın farklı ülkelerindeki kurs merkezlerinde düzenlenen eğitimlere katılarak alanımızla ilgili çalışmalar yapmaktayız. “Integration of SEN Children Through Fun Activities / Özel Eğitime İhtiyacı Olan Çocukların Oyun Aktiviteleri Yoluyla Entegrasyonu” başlıklı projemizin özel eğitime ihtiyacın olan öğrenciler alanında hazırlanmaktadır.
Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri ile onların özür ve özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitime “özel eğitim” denir. Özel öğrenme güçlüğü, yazılı ya da sözlü dili anlamak ya da kullanabilmek için gerekli olan bilgi alma süreçlerinin birinde ya da birkaçında ortaya çıkan ve dinleme, konuşma, okuma, yazma, heceleme, dikkat yoğunlaştırma ya da matematiksel işlemleri yapmada yetersizlik nedeniyle, bireyin eğitim performansının ya da sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumudur.
Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitimine erken yaşta başlanması esastır. Özel eğitim hizmetleri, özel eğitime ihtiyacı olan bireyi, sosyal ve fiziksel çevrelerinden mümkün olduğu kadar ayırmadan plânlanır ve yürütülür. Özel eğitime ihtiyacı olan bireyin eğitim performansları dikkate alınarak; amaç, içerik ve öğretim süreçlerinde uyarlamalar yapılarak, yetersizliği olmayan akranları ile birlikte eğitilmelerine öncelik verilir. Özel eğitime ihtiyacı olan bireyin, her tür ve kademedeki eğitimlerini kesintisiz sürdürebilmeleri için her türlü rehabilitasyonlarını sağlayacak kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapılır. Özel eğitime ihtiyacı olan birey için, bireysel eğitim plânı hazırlanır ve eğitim programları bireyselleştirilerek uygulanır. Özel öğrenme güçlüğünün en önemli tedavisi eğitimdir. Bu eğitim okulda verilen eğitimden farklıdır. Çocuk normal bir okulda eğitimine devam ederken bireysel yada gurup halinde özel bir eğitime alınır.Dislektik çocukların eğitimlerinde görsel, işitsel, dokunma ve kinestetik algının geliştirilmesini, dikkat ve bellek, ardışıklık yeteneklerinin artırılmasını, motor koordinasyon becerilerinin geliştirilmesini içermektedir. Ayrıca dinleme, konuşma, okuma-yazma (dil) becerilerinin geliştirilmesi, kavram ve düşünme süreçlerinin gelişiminin desteklenmesinin bu süreç eğitimi içerisinde yer almaktadır.
Özel Öğrenme Güçlüğü Nedir? Ne Değildir?
Özel öğrenme güçlüğü kesinlikle bir hastalık değildir. Bu yüzden, bir ilacı da yoktur. Çocuk, Özel öğrenme güçlüğünün neden olduğu problemler ile baş etme stratejileri geliştirir. Özel öğrenme güçlüğü, zihinsel bir problem değildir. Aksine, zeka puanları ortalama veya ortalama üstüdür. Özel öğrenme güçlüğü, zamanla geçmez. Gelişimsel bir problemdir ve ömür boyu sürer. Önemli olan özel öğrenme güçlüğü ile yaşamayı öğrenmektir. Özel öğrenme güçlüğü, tembellik veya şımarıklık değildir. İstediği zaman yapıyor, istemediği zaman yapmıyor gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir. Beyinlerinde gerçekleşen bazı hatalı işlemlerden kaynaklı olarak farklı algılarlar. Ama şu doğrudur ki, her zaman aynı performansı gösteremezler. Bir gün çok iyiyken, diğer gün çok kötü bir performans sergileyebilirler. Özel öğrenme güçlüğü olan çocuk dahi değildir. Çok özel yetenekler sergilemelerini beklemek, çoğu zaman hem aileyi hem çocuğu yorabilmekte ve üzebilmektedir. Fakat, farklı düşünebilme yetenekleri olabileceği için dahi potansiyeli olan özel öğrenme güçlüğü olanlar olabilir.
Özel Öğrenme Güçlüğünün Genel Belirtileri; Gecikmiş konuşma, telaffuz sorunları, sözel ifadede zorlanma, yönergeleri anlama ve izlemede zorlanma, yönleri bilmeme, sayılar, aylar, günler gibi sıralı bilgileri öğrenmede zorlanma, unutkanlık, dalgınlık, zamanı iyi kullanamama, ezberlemede zorlanma, planlama ve organizasyon becerisinde zayıflık, hafızayla ilgili sorunlar, ince motor becerilerde zorlanma, dikkat süresinde yetersizlik.
Kursa katılan öğretmenlerimiz eğitim süresince edinmiş oldukları izlenimleri şu şekilde dile getirdiler: Kurs süresince kültür, eğitim sistemleri, iletişim ve zorbalık gibi konularda bilgi aldık ve bilgi paylaşımı yaptık. İlk olarak ‘Kültür nedir?’ sorusunu tartıştık ve kültürel özelliklerimizden bahsettik. Ülkelerimizi anlatan sunumlar yaptık, bunun için video vb. şeylerden faydalandık. Böylece katılımcı ülkeler arasında hem farklılıklarımız hem de benzerliklerimiz olduğunu fark ettik. Eğitim sistemlerimizi anlatan sunular hazırladık ve bunları diğer gruplara sunduk. Genel olarak benzer yapıdalar. Farklılık olarak diğer ülkelerde anasınıfının zorunlu olması ve hatta okul öncesi eğitimin çok daha küçük yaşlarda başladığını söylediler. Romanya’dan gelen öğretmenler ilgimizi çekti, okul takımlarının çok başarılı olduğunu ve turnuvalarda ödüller kazandığını öğrendik. Ülkemizdeki okulların teknolojik ve dijital anlamda çok donanımlı olmasını beğendiler. Bu durum daha önceden başka bir proje kapsamında ülkemize gelen Romanya ekibinin üyesinin ilgisini çekmiş. Ayrıca ülkemizde ders kitaplarının ücretsiz olarak dağıtıldığını söylediğimizde çok şaşırdılar. Kursta birbirimize tanıttığımız kültürlerimizi daha iyi gösterebilmek amacıyla Kültür Gecesi yaptık. Herkes kendi ülkesinden getirdiği yiyecek ve magnet vb. nesneleri sundu ve birbirimize ufak hediyeler verdik. Kursta değinilen bir diğer konu iletişimdi. İletişimin; sözlü-sözsüz, formal-informal, pasif- agresif-iddialı ve pasif agresif çeşitlerini tartıştık. Özellikle sözsüz iletişimde beden dilinin ve duyguların öneminin altı çizildi. Ayrıca sözsüz iletişimin sözlü iletişimden daha güçlü olduğu ve daha çok kullanıldığı vurgulandı. İletişimdeki bariyerlerin; iletişim durumu, iletişim kalitesi, konuşma ve dinleme becerileri ve ses-gürültü vb etkenler olduğu belirtildi. Etkili bir iletişim için göz temasının, beden dilinin ve ses tonunun önemi vurgulandı. Zorbalık konusundan grup çalışmaları yaptık. Gruplarımız diğer katılımcılarla karışık olarak yapıldı. Böylece herkes kendi ülkesindeki uygulamalardan örnek verme şansını yakaladı. Zorbalık konusunda; okul, öğretmen ve öğrenci bazında neler yapılabileceğine dair fikirler ürettik. Özetleyecek olursak; okullarda ailelere seminerler verilebileceğini, zorbalık karşıtı kampanyalar düzenlenebileceğini ve okul-öğretmen-öğrenci arası iletişimi güçlendirici müfredat dışı aktiveteler yapılabileceği belirtildi. Öğretmenler olarak öğrenciler arasında arabuluculuk yapabileceğimize ve öğrencilerle iyi ilişkiler kurmamız gerektiğine ve onların problemlerini dinlememiz gerektiğine dikkat çekildi. Öğrencilerin de zorbalık konusunda kesinlikle konuşup anlatmalarının, asla sessiz kalmamaları gerektiğinin altı çizildi. Kursumuzun bir gününü ‘outdoor education’ yani dışarıda eğitim diye tabir edebileceğimiz şekilde yaptık. Bu derste çocuklar arasında iletişimi güçlendirecek, sosyal ilişkilerini geliştirecek, birbirlerine güven duymayı ve empati yapmayı sağlayacak oyunlar öğrendik ve oynadık. Büyükler olarak bu deneyimden çok keyif aldık. Kurs süresince derslere başlarken ısınmak için, ders süresince ve ya ders sonunda değerlendirme amacıyla oyunlar oynadık. Yaptığımız çalışmalarda gruplar halinde çalışma fırsatı bulduk. Böylece daha önce de bahsettiğim gibi farklı kültürleri tanıdık, yeni bakış açıları kazandık, hem de sosyalleştik. “