Son Güncelleme: 21 Eylül 2017 16:53 Çorum’da Ahilik Haftası kutlamaları çerçevesinde çeşitli etkinlikler düzenlendi. Bu yıl 30’uncusu kutlanan Ahilik Haftası kutlama programı kapsamında ilk olarak Ahilik Yürüyüşü gerçekleştirildi.
ÇESOB Önünden başlayarak esnafları ziyaretle sürdürülen yürüyüşe Vali Necmeddin Kılıç, Garnizon Komutanı Per. Alb. Çetin Öcal, Belediye Başkanı Muzaffer Külcü, İl Emniyet Müdürü Murat Kolcu, İl Jandarma Komutanı J. Alb. Abdurrahman Başbuğ, Siyasi Parti İl Temsilcileri, Daire Müdürleri, Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Yalçın Kılıç, Oda Başkanları, esnaflar ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Saat Kulesi’nden mehteran takımının marşları eşliğinde Pir Baba Parkı’na kadar süren yürüyüşün ardından Sanat Sokağında mehteran gösteresi ile başlayan programda saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Vali Necmeddin Kılıç, Belediye Başkanı Muzaffer Külcü ve ÇESOB Başkanı Yalçın Kılıç birer konuşma yaptı.
Vali Necmeddin Kılıç burada yaptığı konuşmasında;
“Dünya tarihçilerinin anlayamadıkları, idrak edemedikleri, çözemedikleri, teori bile geliştiremedikleri, şaşkınlıkla izledikleri iki olay var. Bütün dünya tarihi boyunca. Bir tanesi Anadolu’ nun Türkleşmesidir. 1071 Malazgirt Meydan Zaferi 1075 İznik Selçukluların Başkenti. Nasıl oldu da 4 yılda kadim Rum toprağı Türkleşti. Bu kadar Türk nerden geldi. Bu ülkede yaşayan o kadar Rum nereye gitti. Nasıl oldu da İznik Selçukluların başkenti oldu. Bu sorunun cevabı onların yazdıkları kitaplarda yok. Hayretler içerisinde soru olarak duruyor. Biz o cevabı biliyoruz aslında.
Anadolu’ya biz geldiğimizde sadece askeri güçle gelmedik. Sadece kılıçla gelmedik. Kuvvetli bir medeniyetle geldik. Çağları aşan bir medeniyetle geldik. Dünyayı hayrette bırakan bir medeniyetle geldik. Avrupa skolazmin pençesinde inim inim inlerken vahşeti yaşarken orta çağı yaşarken biz Anadolu coğrafyasında ahilik teşkilatını kuruyorduk. Mevlanaları yetiştiriyorduk. Hacı Bektaşları yetiştiriyorduk. Tarih okuduk. Orta Çağ Avrupa’nın karanlık tarihidir. Onların orta çağı bizim medeniyetimizin zirve yaptığı tarihtir.
Biz bin yüzlü yıllarda bin iki yüzlerde kurduğumuz kuvvetli sivil toplum insiyatifleriyle kamunun ve devletin parmağı olmayan sivil insiyatiflerle, bu gün yedi sekiz bakanlık ve kurumlarla uğraştığımız işleri yapıyorduk. Ahilik teşkilatı ne yapıyordu. Çıraklık eğitimi halk eğitimi merkezlerinin yaptığı işleri yapıyordu. Usta çırak ilişkisiyle sanayiye eleman yetiştiriyordu. Halen yaşayan kuvvetli bir sistem kurdu. Başka ne yaptı. Kalite standartlarını getirdi bugünkü Türk Standartlar Enstitüsünün yaptığı işi. Ve kuvvetli ihlal edilemeyen müeyyideler getirdi. Tüketici hakları getirdi, eğitim getirdi.
Bakın bugün çok büyük bütçelerle yapmaya uğraştığımız şeyleri bin sene önce kuvvetli bir sivil toplum insiyatifiyle iç kamunun enerji zaman ve para kaybetmeden yapılması sağlanmıştır.
Eğer biz yeniden dünyaya bir medeniyet tasavvuruyla doğacaksak, yeniden büyük devlet olacaksak, yeniden dünya ufuklarında ay yıldızlı bayrağımızı dalgalandıracaksak, biz varız diyeceksek, bizim medeniyet kodlarımızı kavramalıyız. Bizim medeniyet kodlarımız Hacı Bektaş’tır, Ahi Evran’dır, Yunus Emre’dir, Molla Gürani’dir, Molla Yusuf’tur. Kendi değerlerimizi kavrayabildiğimiz zaman muhakkak daha güzel günlerin bizim olması kaçınılmazdır.” dedi.