Ehlibeyt Kudret Dağı Vakfı Cemevleri tarafından düzenlenen ‘Hızır Ayı’nda Abdal Musa Kurtuluş Lokması’ etkinliği Çorum’da yoğun bir katılımla gerçekleşti.
Hafta sonu Bahçelievler Mahallesi Cumartesi pazarı alanında yapılan etkinlik depremde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşının okunması başladı. Ardından Aşık Veli Çal ve Kul Ali Rıza Düzgün dede deyişler söyledi. Vakıf gençlerinin semah dönmesi ve yapılan konuşmalar sonrası lokmalar paylaşıldı.
Programa Vali Yardımcısı Tamer Orhan, Belediye Başkan Yardımcısı Turhan Candan, depremi Gaziantep’te yaşayan bir afetzede olan Jeoloji Mühendisi Mehmet Öztürk, İyi Parti Merkez İlçe Başkanı Av. Orhan Odabaş ve Yönetim Kurulu, Bağımsız Türkiye Partisi Yöneticileri ve çok sayıda yurttaş katıldı.
KENTLERDEKİ YAPILAŞMALAR BİLİM DIŞI OLMASIN
Vakıf Çorum Şubesi Başkanı Gözde Karaman’ın açılış konuşmasının ardından Jeoloji Mühendisi depremzede Mehmet Öztürk, ‘Ben buraya bir Jeoloji Mühendisi olmanın ötesinde depremzede olarak gelmiş bulunuyorum. Gaziantep’ten geldim. Sizlerin böyle bir felaketi yaşamanızı istemem’ dedi.
Öztürk, depremin sürekli gerçekleşen bir yer hareketi olduğuna dikkat çekerek, ‘Biz her gün depremi hissetmeden yaşıyoruz. Yer oluşumu, tektonik hareketler bunu gerektirir’ ifadesini kullandı.
Öztürk, konuşmasında şunları söyledi. ‘Burada oluşan deprem İsviçre Alplerinden Himalayalara kadar uzanan bir dağ silsilesinin tektonik hareketlerinden ibarettir. Bu depremleri kolayca atlatabilmemiz için bilim adamlarının bize söylemiş olduğu tavsiyelere uyumamız, buralara yakın yerlerde yapılaşmamız gerekir. Bu durum bilim tarafından bize öğretilmesine rağmen maalesef özellikle belediyelerin buna hiç riayet etmediği, oturmaya müsaade ettiği, kat sayısının hiç sınır tanımadan yapılaşma oluşturduğu, hepimiz tarafından bilinmektedir. Tavsiyem bize öğretilenler doğrultusunda yapılaşmaya gitmek ve korunmaya çalışmaktır.
DEPREM İNSANIMIZI ORTAK PAYDADA BULUŞTURDU
Programda Ehlibeyt Kudret Dağı Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Nergiz Baydan Doğan, 11 ili etkileyen acı olayla insanımızın ortak bir paydada buluştuğuna dikkat çekerek, felaket bölgesine gittiklerinde yaşadıklarını anlattı. Doğan, ‘Fark ettim ki doğurmadığım birçok çocuğum, hiç elini öpmediğim annem, babam, dedem varmış. Birlikte kıyafetim, yemeğimi paylaşmadığım bir çok kardeşlerim varmış. Ve ben onları bilmeden, gittikleri okulu görmeden, hiç tanımadan onların yerine çok büyük acılar çekebiliyor muşum’dedi.
YARALARIMIZ, DEVLET – MİLLET İŞBİRLİĞİYLE SARILACAK
Belediye Başkan Yardımcısı Turhan Candan ise memleketimizin çok büyük bir felaket yaşadığını belirterek, ‘Ülkemizin güneyi adeta yerle bir oldu. Büyük bir acıyla bir anda karşı karşıya kaldık ve bu süreç içerisinden devletimiz milletimizle bir olarak yaraları sarma gayreti içerisinde oldu’ dedi.
Candan, felaketten zarar gören yerlerin çok kısa bir zaman içerisinde daha yaşanabilir hale geleceğine dikkat çekerek, ‘Üzerimize düşeni millet olarak yaptık. Bundan sonrada yapmaya devam edeceğiz. Çorum olarak bize Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesini verdiler. Burayı siz ayağa kaldıracaksınız dediler. Sayın Valimiz orada. Çorum Belediyesi orada. Sivil toplum örgütlerimiz orada. Şu anda gece gündüz orayı ayağa kaldırmaya çalışıyorlar. Memleketimizin dört bir tarafında farklı illere farklı yerler verildi. Hep birlikte devlet ve millet işbirliği ile inşallah oraları yaşanılır hale getireceğiz’ dedi.
BİZLERİ ÖLDÜREN DEPREM DEĞİL ÖNLEMSİZLİKTİR
Ehlibeyt Kudret Dağı Vakfı Kurucu Başkanı Erdal Doğan depremin bir doğa olayı olduğunu belirterek, ‘Çürük binalar bizleri öldürür. Bizleri öldüren deprem değildir. Bizleri öldüren kasırgalar seller değildir. Önlemsizliktir’ dedi.
Binlerce insanın uyku halinde depremde yaşamlarını yitirdikleri için onları ‘şehit’ olarak gördüğünü söyleyen Doğan, konuşmasını şöyle sürdürdü. ‘ Biz bir Yaradan’a inanıyoruz. Şimdi ben sizlere Allah’a inanıyor musunuz? Diye sorduğum zaman hepiniz ‘Evet’ diyeceksiniz. Peki. Allah’a inanan hırsızlık yapar mı? Allah’a inanan gıybet yapar mı? Dedikodu yapar mı? Halkı birbirine düşürür mü? Kıskançlık yapar mı? Çekememezlik yapar mı? Din, ırk, mezhep, inanç ayrımı yapar mı? Hakkı bilen bunları yapar mı? Allah aşkına elimizi vicdanımıza koyalım ve düşünelim. Bizler neler yapıyoruz. Orada bir köye uğradım. 121 haneli bir köydü. Fay hattının tam üzerinde. Ve 11 adet evin 2 katlı, 3 katlı olanların tamamı ilk depremde çökmüş. 9 tanesi kalabilmiş ama o 9 tanesinde hiçbir ölen olmamış. Onun dışında, o göçüklerin altında 111 binanın altında çok ölenler olmuş. Şimdi bu çok özür dilerim depremin hatası mı? Yoksa bu binaları yapan müteahhitlerin hatası mı? Bunun hakkı kul hakkı değil mi? Biz bunu kadere bağlayamayız. Biz bunu tedbirsizliğe bağlarız. Her an her dakika deprem oluyor zaten. Yerküre her an sallanıyor. Ama biz bunları hissetmiyoruz.
ÜÇ YILDIR GECE GÜNDÜZ HABER VERİYORUM…
3 yıldır depremlerin geleceğini bana müneccim de diyebilirsiniz. Sihirbaz da diyebilirsiniz, şarlatan da diyebilirsiniz. Her şey diyebilirsiniz. Ben bu olacakların haberini 2 yıldır gece gündüz veriyorum. Sosyal medyada Ehlibeyt Kudret Dağı diye girdiğinizde bu düşüncelerimi gece gündüz paylaştığımı görürsünüz. Ama sakalımız yok tutulmuyor. Beni de hocalar gibi, hacılar gibi, dedeler gibi, belki kendini bilmezler gibi diyeyim daha doğrusu çünkü onların da içinde özünü sözünü bilen Hakk’ın kelâmını söyleyenler var sözüm onlara değil!…
BİZİM DİNİMİZ SEVGİ, MEZHEBİMİZ VİCDANDIR!…
O gidenler bizim canımızdır. İnsan bir dünyadır ve dünyada ne varsa bir insan vücudunda mevcuttur. Fakat ben bu olayın hissiyatını bedenimden çözüyorum. Hurafelerden değil. İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Ben bilime inandım. Bakın bilim bizi kurtarır da asılsız şeyler bizi kurtaramaz. Din ile bilim paralel gitmek zorundadır. Bizim davamız din değil, inanç değildir. Bizim davamız dini inancı anlatan insanlardadır. İnsanlara korku vererek, ürküterek, bir din anlatılamaz.
DOĞAYI VE İNSANI SEVMEYEN YARADANA İNANIR MI?
Bu dini, sosyal medyaya girdiğinizde insanlara korku ile anlatıyorlar. Bizim dinimiz sevgi dinidir. Aşk dinidir. Muhabbet dinidir. Ondan dolayı ‘Bizim dinimiz insan, mezhebimiz vicdandır.’ Doğayı sevmeyen, insanı sevmeyen, mahlukatı sevmeyen Yardan’a inanır mı hiç? Yaradan’ın yarattığını ezen, kolunu kafasını kesen bir zihniyet Yaradan’a inanır mı? Bizi bu hale getiren; insanların emeğini yiyen, o müteahhitlik yapan, o demirden çimentodan çalan ve bu insanları ölüme terk eden, kul hakkına tecavüz eden müteahhitler yüzünden bugün binlerce insanımız hayata gözlerini yummuştur.
KARADENİZ BÖLGESİ VE ÇORUM’A DA GELECECEK…
Depremi yaşamayan insanlar depremin acısını anlayamazlar. Bu kadar insanın huzurunda söylüyorum. Bu olaylar yarın bizim başımıza Karadeniz bölgesinde de gelecektir. Çorum da bu bölgede yer almaktadır. Onun için dikkat edelim. Gönül gönüle birlik ve beraberlik içinde olalım. Alevisi ile, Sünnisi ile, Kürdü ile, Türk’ü ile, Abazası, Çerkesi ile bir vücut olalım. Eğer sayın hocalar insanlara nasihat verirken; Türkiye Cumhuriyetindeki 80 milyon insanın kardeş olduğunu anlatırsa, Alevi dedeleri 80 milyon insanın kardeş olduğunu anlatırsa Türkiye’de huzurdan başka bir şey olmaz. Dünyadaki 8 milyar kardeşimize güzellikler birlikler aşk ve sevgi diliyorum.
BİZİ SEVGİ VE SAĞDUYU KURTARACAKTIR
Sadece sağduyulu olalım. Devletimize, milletimize ordumuza, polislerimize, halkımıza Allah zeval vermesin. Devlet halkıyla bütünleşsin. Halk devletle bütünleşsin. Türkiye Cumhuriyeti bayrağı altında bizler vatanımıza sahip çıkmazsak yarın bu vatanı arar hale geliriz. Nedir Alevilik? , nedir Sünnilik?, nedir Kürtlük, Türklük? Hepimiz insan değil miyiz? Hepimizin Allah’ı, Peygamberi bir değil mi? Bizi sevgi kurtaracak, birlik kurtaracak. Devletimiz ve milletimizle bir vücutluk kurtaracaktır.