Çorum’un Osmancık ilçesinde yaşayan 6 çocuk annesi Sebahat Biber, hayatını engelli 2 çocuğuna adadı.
Yaşadığı onca zorluğa rağmen pes etmeyerek çocuklarının bakımlarını ihmal etmeyen anne, fedakarlığıyla takdir topluyor. Eşinden de aldığı destekle çocuklarının tüm ihtiyacını karşılayan ve bakımlarını özenle yapan Biber, evlatlarını bir an olsun yalnız bırakmıyor.
Gözü gibi baktığı çocuklarını yanından ayırmayan Sebahat Biber, “Engelli çocuklarımı, sağlıklı olan çocuklarımdan asla ayrı tutmadım” dedi.
Oğlu Sezer’in (33) beynindeki bir rahatsızlığından, 23 yaşındaki kızı Nurhayat’ın da geçirdiği ateşli havale sonucunda engelli kaldığını dile getiren anne Biber, “Sezer ne eliyle yiyebiliyor ne de temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Sürekli yatıyor. Bakımını yapmazsan olmuyor. Oğlumun rahatsızlığını bir yaşına geldiğinde benimle birlikte doğum yapanların çocuklarını görünce anladım. Onların çocukları güzel güzel kucaklarında dururken, benim çocuğum kafasını bile kaldıramadı. Sezer’in yaşıtlarından farklı olduğunu anlayınca doktora götürdük. Gittiğimiz doktorlar Sezer için, ‘Bunun beyni aşağı sarkmış, bundan size fayda olmaz başka yerlere götürmenize gerek yok’ dedi.
Bazen kendime diyorum ki, keşke doktoru dinlemeseydim, başka doktorlara götürseydim. İneğim vardı onu satsaydım tedavi olsaydı acaba oturabilir miydi diye çok düşünüyorum. Ben köyde hayvancılıkla uğraşıyor, eşim de İstanbul’da çalışıyordu. Anamız, babamız, önümüzde kimse olmadığı için bir yer bilmiyorduk. Osmancık’a geldikten sonra ilçedeki sağlık kuruluşlarına götürebildim, eşimin şehir dışında çalışması sebebiyle Ankara, İstanbul gibi başka illerdeki hastanelere ilk etapta gidemedik. Bir süre sonra, 2 sene boyunca eğitim alsın diye Suluova’ya gidip geldik. Buraya gidip geldikçe biraz kendi kendine hareket etmeye başladı. Oturamasa da yattığı yerden kolunu, bacağını hareket ettirebiliyor. Daha önce nereye bırakırsak orada kalıyordu. Şimdi ise yuvarlanarak odanın içinde gezebiliyor” dedi.
“Çocuklarım için dik durmaya çalışıyorum”
Çocukları için dik durmaya çalıştığını dile getiren Biber, “Dayım şu an yaşadığımız evi bize verince devletimizin kurumları, belediyemiz ve hayırseverlerin yardımları ile bu günlerimize geldik. Aldığımız bakım parası ve bez desteğiyle durumumuz düzeldi. Bakım parasıyla engelli çocuklarımın yeme, içme, giyinme gibi ihtiyaçlarını karşıladık. Çocuklarımızın ikisinin engelli olması sosyal hayatımızı da çok etkiledi. Özellikle Sezer’in durumu, onu ilk defa görenlerin bakışları, başka çocukların Sezer’den korkması beni de çok etkiledi. 4 sene boyunca zaman zaman baygınlıklar geçirdim. Sokaklarda bayıldığım oldu, ambulanslarla hastaneye kaldırıldığım oldu. Halen de unutkanlık gibi bir takım rahatsızlıklar yaşıyorum ama çocuklarım karşısında hasta dahi olsam değilim diyorum. Onlar için dik durmaya çalışıyorum. Engelli çocuklarımı bırakıp ne bir akraba ziyareti yapabildim ne de dışarıda yapılması gereken işlere koşuşturabildim. Çocuklarımın başında devamlı kalmam gerekti, bir başkasına güvenip bırakamadım. Diğer çocuklarımın yanında bile senede bir kez bile olsa bir gün doğru düzgün kalamıyorum, sürekli aklım Sezer ve Nurhayat’ta. 3 çocuğum evli, kendi hayatlarını kurdular, beraber yaşadığımız, sağlık bir kızım daha var adı Sibel, o sağ olsun kardeşleri ile ilgileniyor ama o da okuyor. Evimiz sobalı olduğundan, aklım engelli çocuklarımda kalıyor, bir yerlerini yakarlar mı diye düşünmekten kendimi alamıyorum” ifadelerini kullandı.
“Bakım evine vermeyi hiçbir zaman düşünmedim”
Çocuklarını hiçbir zaman bakım evine vermeyi düşünmediğini dile getiren anne Biber, “Çocuklarımı birbirinden hiç ayırmadım. Devlet yardımları olmasa, hiçbir gelirim olmasa onlardan ayrılamam. Ben ne yersem, ne giyersem onlara da aynısını veririm. Elimden geldiğince bakarım. Çok defa söylediler, bakımevlerine, çocuk yuvalarına verin diye, asla olmaz dedim. Ben ölmedikten sonra hiçbir yere vermem de götürmem de. Devletimizin desteğinden önce 10 sene boyunca çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına kepek doldurdum. Oradan kazandığım para ile sütünü, yoğurdunu, ötesini berisini karşıladım” dedi.
“Konuşamasa da her şeyini anlayabiliyorum”
Çocuğu konuşamasa da anne deyişini çıkardığı sesten anladığını anlatan Biber, konuşmasında şunları kaydetti:
“Anne diye seslenemese de, çıkardığı sesten anlıyorum acıktığını. Su isterse ağzını şapırdatıyor. Yemeği beğenirse yiyor, yemek istemezse yönünü dönüyor. Hasta olduğunda hem ağlıyor hem de yemek yemiyor. Mutlu olduğunu da gösteriyor. Misafiri de çok seviyor. Konuşamasa da her şeyini anlayabiliyorum. Beni sevdiğini yanıma gelip kucaklayarak gösteriyor. Duygularını göstermekte zorlansa da elinden bir şey gelmiyor ama ben anlayabiliyorum sevgisini. Çocukluğunu yaşayamadı, başka çocuklarla oynayamadı.”
Konuşma engelli Nurhayat, annesinin en büyük destekçisi 23 yaşındaki Nurhayat ise birçok şeyi kendi başına yapabilirken annesinin de hayat mücadelesindeki en büyük destekçisi. Özel eğitim alan Nurhayat henüz 7 yaşındayken geçirdiği ateşli havale sonucunda konuşma yetisini kaybetti. Halen epilepsi nöbetleri devam eden Nurhayat’ın, bu nöbetleri ise kullandığı ilaçlarla kontrol altına alınabiliyor. İlaçlarını aksatmaya gelmiyor aksi takdirde baygınlık geçiriyor. Ev işlerinde de annesine yardımcı olan Nurhayat annesine oldukça bağlı ve diğer kardeşlerinden annesini çok kıskanıyor.