Çorum Hitit Üniversitesi’nde düzenlenen panelde, diyabetten korunmanın yöntemleri ele alındı.
Hitit Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Kulübü tarafından “Şeker gibi tavsiye; Diyabet” konulu panel düzenlendi. Panelde “Halk salığı bakışıyla: Diyabet” başlığı adıyla bir sunum yapan Sağlık Bilimleri Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Gülay Yılmazel, Türkiye’de son yıllarda artan diyabet vakalarına dikkat çekti. Türkiye’de her 5 kadından 2’sinin, her 5 erkekten de 1’inin obez olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Gülay Yılmazel, “Şişmanlık ile Tip 2 DM arasında belirgin bir ilişki vardır, bu durum özellikle abdominal obezite için karakteristiktir” dedi.
Uzman Diyetisyen Şule Bölükbaş Özdemir de Türkiye’de 20 yaş üstü her 7 kişiden 1’inin diyabet hastası olduğunun bilindiğini belirterek, “Dünya’da 382 milyon diyabet hastası bulunmaktadır. Bu sayının 2035 yılında obezite ve hareketsiz yaşam nedeniyle 592 milyona ulaşacağı öngörülmektedir. DSÖ tahminlerine göre, her yıl yaklaşık 3.4 milyon, IDF 2021 tahminlerine göre ise 6.7 milyon kişi diyabet ve komplikasyonlarına ilişkin nedenlerle kaybedilmektedir. 2000’li yıllardan bu yana diyabet bulaşıcı bir hastalık olmadığı halde salgın boyutunda arttığı için DSÖ tarafından ‘epidemik’ hastalık olarak kabul edilmekte ve son yıllarda tüm dünyada artış kaydedildiği için diyabet pandemisinden bahsedilmektedir” diye konuştu.
Diyabette tıbbi beslenme tedavisinin hedefleri hakkında açıklamalarda bulunan Özdemir, “Diyabetli bireyi, diyabet tedavisini ve beslenme durumunu iyileştirecek davranış değişikliklerini sağlaması yönünde desteklemektedir. Diyabette tıbbi beslenme nasıl sağlanır. Diyetisyen kontrolünde hazırlanan beslenme tedavisi takip edilmeli. Ana ve ara öğünler uygun zaman ve düzeylerde mutlaka yapılmalı. Su tüketimi günlük en az 2 litre olmalıdır. Lif-posa tüketimi arttırılmalıdır. Yapay tatlandırıcılardan kullanılmamalıdır. Rafine besinler tüketilmemelidir” ifadelerini kullandı.
“Diyabet ve İlaç kullanımı” hakkında sunum yapan Eczacı Refika Kadiroğlu ise, “Birçok farklı önemli hastalığın oluşumunda birincil neden olarak karşımıza çıkan tip 2 diyabette tedavi ilkelerine tam olarak uyulması büyük önem taşır. Uzun süre yüksek seyreden kan şekeri, kardiyovasküler sistem, böbrekler ve gözler başta olmak üzere tüm vücutta kalıcı hasarlara yol açtığından diyabet teşhisi konulan bireyler derhal diyabet eğitimi almalı, diyetisyen tarafından uygun görülen beslenme programına tam olarak uymalı ve gerekli ilaç tedavisini aksatmadan uygulamalıdır. Tüm dünyadaki milyonlarca diyabetli ve risk altındaki milyonlarca kişi için insülinin keşfinin yüzüncü yılında bakıma erişim büyük bir fırsattır. Diyabet hem kullanılan ilaçlar hem de doğru yaşam tarzıyla çözülebilecek bir hastalıktır” diye konuştu.
Doç. Dr. Sema Can da “Diyabet ve Egzersiz” konulu bir sunum yaptı. Tip 2 diyabet problemine zemin hazırlayan faktörlerin başında hareketsiz yaşam ve obezite geldiğini söyleyen Doç.Dr. Can, be çevresinin kadınlarda 88 santim, erkeklerde 102 santim olması tip 2 diyabet riskini artırdığına dikkat çekerek, “Bu sorunla baş etmede sedanter yaşamı en aza indirip aktif bir yaşam sürmek ve düzenli bir fiziksel aktivite programını uygulamak en az beslenme ve medikal tedavi kadar önemlidir. DSÖ (2020) göre, yetişkin bireylerin sevdiği bir aktiviteyi haftada en az 150 dk olacak şekilde orta şiddette yapmaları, komplikasyon oluşturacak bir sorun yoksa bu sürenin 300 dakikaya çıkabileceği belirtilmektedir. Bununla birlikte, haftada en az iki gün kuvvet egzersizi yapmak tip 2 diyabeti önlemeye katkı sağlayacaktır” dedi.
Paneli Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ebru Gökmeşe, Beslenme ve Diyetetik Kulübü Başkanı Ahmet Serhat Afşar, akademisyenler ve öğrenciler izledi.