Son Güncelleme: 5 Temmuz 2018 18:52 Çorum İnsani Değerler Platformu çocuk istismarı olaylarını kınadı ve bu konuda kapsamlı bir rapor hazırlayacaklarnı bildirdi.
Çorum İnsani Değerler Plaftormu (İDP), ülkeyi kahreden çocuk istismarları ve cinayetlerini sebep-sonuç ilişkisi bakımında ortaya koyarak, çözüm önerileri sıralamak için özel bir komisyon kurarak rapor hazırlayacaklarını duyurdu.
Cezaların caydırıcı kudrette olması gerektiğinin altını çizen İDP Sözcüsü Zeki Kanbur, “Eylül ve Leyla’nın başına gelen acımasızlık, vicdansızlık ve caniliğin tarifi mümkün değildir. İnsani Değerler Platformu olarak, gönül dünyamızda 15 Temmuz’dan daha ağır yıkımlara neden olan çocuk tacizlerini nefretle kınıyoruz.” dedi.
Bu yaranın kökten temizlenmesi için toplum ve devlet işbirliği ile adımlar atılması gerektiğinin altını çizen Zeki Kanbur, ama-fakat ifadeleri kullanmaksızın, bu caniliği besleyen tüm unsurların temizlenmesi gerektiğine işaret etti.
İDP tarafından yapılan basın açıklamasında şöyle denildi; “Eylül ve Leyla’nın başına gelen acımasızlık, vicdansızlık ve caniliğin tarifi mümkün değildir. Ülkemizde, hastalıklı ruhların değerlerimize de tecavüz ettiğini görüyoruz. Zihniyetlerini sapıklık bürümüş, haysiyet yoksunlarının yaptığı bu saldırılar, kabul edilemez. Kadına şiddet, çocuklara tecavüz, hayvanlara zulüm, dinsiz, inançsız, vicdansız, ahlaksız kişinin özelliğidir. Çocuklarımıza şefkat gerekir, kadınlarımıza saygı ve hürmet, Hayvanlara karşı ise vicdanlı olmamız gerekir. Bu özellikler meziyet değil, olması gerekenlerdir.
İnsani Değerler Platformu olarak, bu konunun sebep-sonuç ilişkilerinin raporlandırılması yönünde görevlendireceğimiz özel bir komisyon çalışmalarına başlayacaktır.
Bu caniliğin önüne geçebilmek için tek çare, toplum olarak ama-fakat kelimeleri kullanmaksızın el birliği yapmaktır.
Üzülerek müşahade ediyoruz ki, toplumun pek çok kesimi, bu olayın tabanına inmekten öte, bu acıyı bir siyasi malzeme yapma, birbirlerine üstünlük sağlamada kullandıkları bir sopaya dönüştürme yarışındadır.
Toplumumuzu derinden yaralayıp, çocuklarımızın hayatını karartan bu olayların hiçbir haklı açıklaması olmadığı gibi, çözümü de basit açıklamalarla mümkün değildir.
Yara bizim yaramız ise, çaresini de üreten biz olmalıyız. Bu konuda her türlü tedbir hayati önem taşırken, gerek toplum gerekse devlet bu konuda kısa orta ve uzun vadeli bir çözümün parçası olmalıdır.
Toplumun canilik sınırına geldiği noktanın tabanındaki sebepler, ne yazık ki pek çoğumuz tarafından masum kabul edilen tuzakların ördüğü dipsiz bir kuyuya dönüştü.
Bu mesele, bu acıdan bile rant çıkarıp toplumu bölme mühendislikleri ortaya koyan, televizyonları sarmış ahlaksız dizileri çağdaşlık diye nitelendirip, ahlaksızlığı öven söylem sahiplerinin çığırtkanlığı ile çözülebilecek kadar basit bir mesele değildir.
Toplumsal ahlakımızı sorgulayıp, tabandan tavana kadar sirayet eden kötülükler zincirini kırmaktan başka çaremiz yoktur.
Suçluların cezası, hem toplumun vicdanını rahatlatacak düzeyde, hem de caydırıcı özelliğini gösterecek kudrette olmalıdır.”