‘’Bir duruşu olmalı insanın; asaletli bir duruşu, bir bakışı, bir anlayışı, bir aşkı, bir davası olmalı’’ (Mevlana)
Hayat felsefesi bir başka canlının üzerinden geçinmekle kurulmuş, hazıra konan, emek sarf etmeden istikamet çizen yeri geldiği vakit kanla beslenmekten asla geri durmayan canlı. Çeşitleme yaparsak birçok canlıda rastlaya biliriz, çoğunluğu küçük börtü böcekten oluşmakta, en tehlikelisi ise insandır, elini verirsen kolunu, kolunu verirsen gövdeni ister, bir kez alışmaya görsün.
Topluca yaşanılan tüm yerlerde bunlara rastlamak mümkündür, iyi analiz edersek derhal iyot gibi açığa çıkartırlar, sanarlar ki karşıda bulunanlar anlamaz dini, siyasi, iş yerlerinde ve hayatın akışı içerisinde bilimum yerlerde varlıklarını devam ettirirler ta ki aldatılanlar anlayıncaya kadar. Çok kalabalık iş yerlerinde önce yağcılıkla sonra kene gibi yapışarak sömürmeye başlarlar bir kere izin verildi mi kurtarana aşk olsun.
Hani bir ata sözü var ‘’ Alışmış kudurmuştan beterdir’’ Genel anlamda her topluluğun içerisinde türlü sebeplerle bulunmaktadırlar ifşa olunca kulvar değiştirerek hayatlarına devam etmektedirler, kendilerini tanıyanlara pek yaklaşmazlar.
Demokrasi insanların kendi kendilerine karar verme ve seçme seçilme hakkına haiz olunmasıdır ve çoğunluğun hükmünce geçerli olur.
Makam ve mevki sahibi olabilmek için doğru yoldan kazanamayacağını anlayanlar türlü kumpaslar kurarak ve kurgulamalarla insanları etkilemeye gayret etmektedirler. Günümüzde cereyan eden hadiseler net ve aleni olmaktadır.
Hayata genelde menfaat kapısından bakanlar başarı için her türlü kılığa girerler bir nevi bekalemun gibi olurlar, nerede hangi vaziyette ise oranın şekil ve şemaline bürünürler.
Hedefe varıncaya kadar devam ederler başarırlarsa o vakit artık işleri bitmiştir yararlandığı çevreyi tuvalet kağıdı gibi atarlar üzerine sifonu çekerler. Bu kimselerin tasviyesi ancak iyi irdelenmekle mümkün olur. Siyasi yelpazede bir çok kimseleri gördük kimisi rahmetle ve minnetle yad ediliyor kimisi de beddua ile, genelde hayat tarzını menfaat üzerine inşa edenler her adı geçtiğinde nefretle anılıyorlar.
Sen çok önemli makamlara geleceksin o siyasi partinin veya kurumun şemsiyesi altında ismini yazdıracaksın sonra orada işin bitince ateş almaya gelmiş gibi işin bitince kulvar değiştirerek başka cenahta boy göstereceksin ve gittiğin vakit bulunduğun yerin değil eski yerin adıyla söylemlerde bulunacaksın sen şayet yiğitsen, ahlaklı isen zaten toplum içerisinde al benin vardır kendini adınla ifade edebilirsin ama silik ve beceriksizsen işte o vakit kendine bir yer ayarlar tutarsın oradan yürürsün işte bu asalaklıktır.
Kendi benliğini ispatlayamamış kişilik bozukluğu yaşayanlar yıldızı parlayan yerlerde gözükerek yer edinmeye gayret ederler aslında yaptıkları düpedüz ahlaksızlık ve saygısızlıktır. Resme şöyle baktığımız vakit bu tipleri görmemiz mümkün değil dün yedikleri kaba edenler bugün insanların karşısında halen daha eski hali ile mesaj vermeye gayret ediyorlar.
Önemli vazifeler verilmiş adam yerine konulmuş ancak başka bir yerden aldığı yüksek menfaat tekliflerine ellerini ovuşturarak giden bu müptezeller dava adamı olamaz , çünkü şahsiyetlerini ve karakterlerini yitirmiş insanlıktan nasibini almamış kimseler olup çıkmışlardır, toplumun değer yargılarına yabancı bu insan müsvetteleri utanmadan sıkılmadan halen geldikleri yerin adıyla siyaset yapıyorlar çok vakursanız liyakat sahibi iseniz gittiğiniz o yerin adıyla konuşun bakalım kimler size rağbet edecek?
Bu riyakarlıktır haddini bilmemektir.
Birisi ekrana çıkıp utanmadan beyanat veriyor peki ey ahmak sen şu üzerindeki eski yaftasını çıkart bakalım Pazar tezgahında alıcın olacak mı, lütfedip seni oralara getirenlere ihanet değilmidir, şahsiyetsizliğin dik alasıdır. Azcık onurlu olun ve kendi ayaklarınızın üzerinde durun ülkücü adını kullanmayın madem gittiniz oranın amblemini ve adını kullanın. Geçmişte ihanet edenlerin genelini değerlendirelim birçoğu devşirmedir.
Sırf bölücülük yapmak imha ve yok etmek üzere görevlendirilmiş uzaktan kumandalı robotlardır. Yıllardır içimizde büyüyüp yeşeren ayrık otları yer verilen çayırda yayılamayacaklarını anlayınca isyan çıkartarak davanın sekteye uğramasına sebep oldular, tam büyüme yolunda merhale kat edilirken önüne engel çıkartarak duraksattılar.
Görünürde samimi olsalar da perdenin arkasında büyük oyunların sufleleri verilmektedir, kişiler gelir gider nihayetin yaradan gayrısı fanidir, görmemek duymamak belki işlerine gelmeyebilir ancak verdikleri zararlar küçümsenecek gibi değil.
Bir hadise oluyor daha işin aslı astarı, önü arkası araştırılmadan kabadayılık yapılıyor etrafa tehditler savruluyor aradan çok değil saatler gece olay aydınlanıyor dedikleri havada kalıyor ama ne hikmettir bir özür dahi dileyemiyor bu kabadayılığı masadan kalktığında sana nefret dili kullananlara yapsaydın işte o zaman gerçekten bu kabadayı derdik sirkteki aslan terbiyecisi gibi ona hiç bir şey yapmaz ancak dışarıdan birisi sahneye teşrif ederse parçalar.
Ne sirk cambazı olalım, nede bir başkasının kuklası, gel dedikleri giden, git dedikleri usluca kalkıp gidenlerden olmayalım şahsiyetli, liyakatli, vakur durarak çevremize güven verelim zira makamlar gelip geçici baki olan hoş sada ve hürmetle yad edilmek.
‘’ Aciz insan şikayet eder, asil insan idare eder, basit insan iftira eder, sabırlı insan azim eder, şükürsüz insan beddua eder’’