‘’ Vefa nedir?
Bilirmisin?
Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.’’ (Mevlana)
Bir isim veya semtin adı değildir, çok derin hisler barındıran manaya haiz, yeter ki anlayabilelim ve gereğini yapalım. Bazen sevgiyi, aşkı, dostluğu, samimiyeti ifade eder. Geçmişin geleceğe olan bağı, yönlendirmesidir, bunda menfaat, çıkar, makam yoktur sadece ve sadece manevi haz vardır. İdrak edip o doğrultuda hareket ve tavır takınana.
İnsan hayatı boyunca neyin mücadelesine verir? Haysiyetli, karakterli, onurlu duruşun mu?
Yoksa ip cambazı gibi her dalda oynayan, nerede yağlı kete varsa orada olan mı?
Geçmişte arkadaşlıklar, dostluklar arasında samimiyet ve içtenlik vardı, şimdi sanki köprünün altından çok sular geçmiş değişmez dediklerimiz değişmiş hesabı, hangi istikamete gideceğini şaşırmış serseri mayına dönmüşler. Rızkı veren elbette yaradan, buna ne şüphe, mücadele edersin, sağa, sola müracaat edersin ancak rızkın nerede ise o kapı sana açılır. Dün ben aslandım, kraldım, e bu ormanda emeğim var, ben öncelikli olmalıyım dersen verdiğin emeğin Allah rızasına aşar menfaat kapısına dayanırsa o vakit yapılan tüm iyilikler bertaraf olur iş menfaate, nefise döner, işte bu çok tehlike bir haldir. Dün hareket ederken, iktidar, zengin hiç değildik, yapılan mücadele sadece ve sadece rızayı ilahi idi, ancak zamanın tegayyürü diyorlar ya işte o değildir,
Yeni çağa göre elbette kendini yenileyerek zamana ayak uydurmak, geleceğe güvenle ilerlemeyi beraberinde getirir. Allah davasının mükafatı dünyevi menfaat değildir, bunu baştan bilmemiz gerek ki o doğrultu da hareket edelim, söz söyleyelim, aksi durumunda dünyevi işlere dalar, evet mutlu olunur ama yarını, ahireti hiçe sayarsın, oysa müsbet hareket zaten iki dünyanın da mutluluğunu getirecektir. Hz. Eyüp A.S musallat olan şeytan tüm varlığını aldı, vücudunun her tarafında yaralar oluştu, şehrin dışına atıldı, bir mağarada yaşamaya başladı, eşine nasihat ederek onu şeytanın şerrinden dolayı ikaz etti. Kurtçuklar diline kadar geldi ve o sabırla Yaradana sığınıp ‘’ Ya rab zararı bana dokundu, lisanen zikrime ve kalben ubudiyetime halel veriyor ‘’ Allah, ı zikredememekten imtina eden Eyüp peygamberin bu duası kabul görmüş iyileşmiştir, yeniden o eski günlerine dönmüştür. Düne dönüp bir bakalım acabaları sıralayalım ve başımızı ellerimizin arasına alıp geçmişi sorgulayalım, genç yaşta gidenler, yaralanıp sakat kalanlar, ailesinin tek çocuğu olanlar….
Saymakla bitiremeyiz,
Rahmetli başbuğ şöyle diyordu;
‘’ Çoğu zaman rüyama girerler. Sanki geçit resmi yapar gibi gözlerimin önünden geçerler. Oruç reis ile kolkola yürür Yusuf İmamoğlu, Dursun Önkuzu, Süleyman Özmen, Erdem Arabacı, Ercüment Yahnici ve Gün Sazak gibi şehitler uykularım kaçar. Kalkar Cenab-ı Hakka sığınır, ruhları için dua okurum. Ercüment’im gelir aklıma mezar bile dar gelmiştir yavruma, mezara sığmamıştı. Onların ruhları bizim varlığımızın teminatıdır. Allah (cc) hepsinden razı olsun, ruhları cennet olsun’’ (A.Türkeş).
Acaba hangi tarafında menfaat, makam, şan, şöhret var, oysa siyasi olarak mevcut partilerden hangisine gitse makam sahibi olurdu, işte bunu anlayabilmek en önemli nokta. 1987 de ceza evinden çıktıktan sonra tekrar genel başkan oldu ve o genel merkezde soğuk odada davasının hizmetinde idi, beyin jimnastiği yapalım neden iktidar dahi olmayan bir parti, kadroları dağıtılmış ab ye artık Türkiye’de milliyetçilik bitmiştir yazısı gönderildiği halde o mahkemelerde, hücrelerde, davasını savunmaya devam etmiş ve bugünlere gelinmiştir. Ey aklı evveller, davasını unutup menfaat güdenler hiç mi ders almadınız?
Dünü unutup dünyevi işlere dalanlar, çekilen çilenin sizler mükafatı şan, şöhret, makam, mevki, şatafat, iltifatlar olması için mi mücadele verdiniz?
Öyle ise buyurun kim iktidar olursa onun kuyruğuna takılın, gününüzü gün edin, cebiniz dolsun, lüks hayat sürün. Bu harekete sizleri silah zoruyla kimse dahil etmedi, tehdit etmedi, bu ülkenin maneviyatsız, ataist, diktatörlük olmasını diye, süper güçlerin cirit attığı yer olmaktan yaptığımız mücadele kurtarmıştır. Şerefli mücadeleyi bir menfaat için terk etmek, maddiyatı görünce veryansın etmek insanlık aleminde asla yer bulmaz, yediği kaba etmektir. Dünya nimetleri insana elbette cazip gelir, fakat şurasını da unutmayalım baki olan uhrevi alemi, yaptığımız her iyiliği arkamızda bırakır hayal aleminde kaybolur gideriz.
Mücadele şahısların ihtiraslarına, arzu ve isteklerine, şöhrete, şana, şehvete göre değil, Hakkın rızası için yapılır, bunun aksini düşünmek en büyük cehalettir, şehitlere, gazilere, cephede karda, tipide vatan görevi yapan yiğitlere haksızlık olur. Dün bizlere hayalperest gözü ile bakanların kıbleleri yıkıldı, yerine inandığımız, mücadele ettiğimiz fikirler yeşerdi, boy gösterdi. Verilen mücadelenin başarısı inanmaktan ve iman etmekten geçer, dünyevi menfaatler seni, senden alır, şan, şöhret derken yerden yere vurur.
‘’ Neresi seni dünyaya çekiyorsa, sana Allah’ı unutturuyorsa orası senin helakin için bir tuzaktır. Neresi seni Allah’a yöneltiyorsa, seni düşündürüyorsa orası cennete gitmen için bir duraktır.’’
( H.Bayram Veli)
ALLAH’A EMANET OLUN
Namık GEDİK