‘’ Tiğniyeti kötü olan kişi, iyilerin nurunu kabul etmez. Kabiliyetsizi terbiye etmek, kubbede ceviz durdurmak gibidir.’’ ( Şadi Şirazi)
Zeytin ağacı; dört hak kitapta geçmektedir, barış, bereket, akıl ve olgunluk sembolü olarak kabul edilmiştir. Sağlık açısından da büyük önem arz etmektedir, posasından dahi istifade edilmektedir. İlk Nuh tufanının bittiğini gagasında zeytin dalı ile gelen güvercin haber vermiştir. Genelde evrensel olarak barışın simgesi kabul edilmiştir.
Ülkeler ve hasım sahibi olanlar zeytin dalı uzatarak kin ve nefretin ortadan kalkması için çaba sarf etmekteler, ancak her vakit başarı sağlanamamaktadır, bazen sekteye uğramakta. Bir tarafın iyi niyet gösterileri yapması, olgun davranması, iyi analize bağlı, aksi bir adım aynen karşı tarafın geri adım atmasına sebebiyet verecektir, hani bir pardösünün ilk düğmesinin yanlış düğmelenmesi tamamına sirayet eder, bazen telafisi mümkün olmayan hadiseler yol açar.
Çok düşünüp bir sefer hareket etmek gerek ki sağlam olsun. Yanlış bir hareket bir çuval inciri berbat eder, geri dönülmez sorunlarla karşılaşılır. Devletler bu yola niyet ettiyse avanelerin ona tabii olmaları insanlığın geleceği, mensubiyet duydukları ahalinin huzur ve refahı için çok önemlidir, tiren kaçtığı vakit sonraki durakta durmaz, velhasıl kaybetmişin demektir. Kendilerini devletten büyük görenler ve üstüne basa, basa hataları sergileyenler bu durumun altında inim, inim inleyeceklerinin farkında değiller, yalnızca benlik davası güdüp karşı taraftakileri hor ve küçük görmesine sebebiyet verir. Birilerine güvenerek yol yürüyenler belli bir noktadan sonra o sahipleri tarafından başkalarına satılabilirler, nihayetinde çıkar davası söz konusudur.
Emperyalizm hiçbir zaman menfaati dışında hareket etmez, destek vermez mutlaka ucunda çıkarı vardır. Ya yeraltı zenginliklerine göz diker, yada gelişmekte olan sanayini baltalamak için hareket eder, bunların geçmişte örnekler çoktur. İnsanların sırtlarını sıvazlayıp ölüme yollar, başarılı olursa kendi hanesine artı yazar, değilse sahip çıkmaz. Başkalarına güvenip yola revan olanlar ileride yalnız bırakılırlar. Aylardır kamuoyu oyalanmakta, avaneler bol bol seyrü sefer yapmakta, bizlerin başı döndü, lakin ne hikmettir bu seyyahlar bir türlü bıkmadı, aslında ağa babalarından bir ışık beklemekteler, o meyanda hareket etsinler.
Bazen abuk, subuk beyanat verenlerde var, içlerindeki arzu ve isteklerini dolaylı olarak dillendiriyorlar, anlaşılmayacağı zannına kapılıyorlar ama yanılıyorlar. Devlet her saniyenin kontrolünü temin etmekte, an be an durumu takip etmekte, olumsuz bir durumun zuhurunda gerekeni yapmaktan geri durmaz, devletle şaka, oyun olmaz.
Sovyetler malum sıcak denizlere inme gayesinden asla vazgeçmemiş hatta bugün yerine alan Rusya dahi bundan asla geri adım atmamıştır, bu sebeple Afrika’da devamlı surette kendine sömürge bulmuş, 1986 yılında Libya’nın kabarık suç dosyalarına cevap vermek için ABD ikaz etmiş ancak Sovyet deniz kuvvetleri Libya körfezine demir atarak caydırıcılık özelliğini kullanmak istemiş, Libya’nın hamiliğine soyunmuş, yani sırt sıvazlamış, ancak ABD nin kararlı tutumu körfezde bulunan gemilerin çekilmesine, yani Libya’nın bombalanmasına müsaade etmiştir.
Emperyalizm her zaman çıkarları üzerine dostluklar kurar ve zayıf hissederse kayıp vermeden sessizce geri adım atar, yani kullanılır işi bitince sifonu çeker. Kuzey Irak’ta referandum yapılması; önce yeşil ışık yakan ABD sonrasında iptalini istemiş ve sahip çıkmamıştır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Dün Marksist Leninist tavır takınanlar, bugün batının güdümünde onların kuklası olmuş vaziyette, yarın öksüz ve kimsesiz bırakılacaklarının hesabını yapmamaktadır, ancak ne hikmettir tarih tekerrür etmektedir, yine kendi, kendilerine kalacaklar ve artık bir yerlere intisap edeceklerdir, kaçınılmaz son. Her devirde azınlıklara özgürlük, devlet olma vaatleri verilir ancak hedef varılıncaya kadar, kendi insanını zayi etmeden zirveye çıkınca verdikleri sözleri unutur, o piyonlar meydanda sahipsiz kalırlar.
Dün Marksist, Leninist rota çizenler güncel halleri ile ABD yamağı olmuşlar o enternasyonal marşı unutulmuş, birlikte aynı sofrada kaşık sallamaktalar. Yer yüzünde süper güçler her daim kendi çıkarları üzerine oyun kurarlar ve sahnelerler, sadece rol verilenler garip, gurabadır, güncel olarak Ukrayna göz önündedir, yardım ediyor ancak yeraltı zenginliklerini gasp etme gayreti hasıl oluyor, sırtlarını bunlara dayayıp efelik yapanlar ellerine verilen balonların uçmadığını anlamaları iş işten geçtikten sonra idrak ediyorlar, bu geri dönüşü olmayan yola girmek demektir.
Ey aklı evveller yıkmaya çalıştığınız ülke size el uzatmış şartsız kabul edip sunulan bu fırsattan istifade edin, aksi sahibiniz olarak gözükenin dahi desteklerini çekeceğini güncel hadiselerden hisse kapa bilirsiniz. Başkalarının istek, arzu ve talepleri doğrultusunda hareket edenlerin iş bitiminde kontratında sona ereceğini iyi bilmeli.
‘’ Ey gönül, dünya ile olan bağını sıkı tutma. Sen avare bir konuksun, bu yıkılmış konakta.’’ (Fuzuli)
Ramazanı şerifiniz hayırlara vesile olsun.
ALLAH’A EMANET OLUN
Namık GEDİK