Son Güncelleme: 21 Nisan 2017 17:46 Özgür-Der Çorum Şube Başkanı Murat İslam, son derece önemli ve tarihsel açıdan bir kırılma mesabesindeki 16 Nisan referandum sürecinin sadece kazanımlar boyutuyla değil zaaflar, kayıplar ve giderek büyüyeceği anlaşılan riskler açısından da derinlemesine konuşulmayı gerekli kıldığını söyledi.
Mavi Marmara’nın insanlığın ortak vicdanı olduğunu dile getiren İslam, “Böyle önemli bir süreç de Cem Küçük ve Cemil Barlas gibi tetikçiler referandum sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti Hükümetine kimlerle savaşması, kimleri tasfiye etmesi için yeni bir yol haritası çizmek üzere yine ekranda konuşlanmışlar. AK Parti’nin Davutoğlu etkisinden kurtulup Batı’yla ilişkilerini düzeltmesi gerektiğini savunurken, konuyu “radikal İslamcılar”a getirip “Mavi Marmara’daki manyak tipler”le yolların ayrılmasını istediler” dedi. İslam, açıklamasında şunları vurguladı:
“Yeni bir tasfiye listesi ve ittifakı güçlendirme teklifiyle Cem Küçük seyircilere şöyle hitap ediyorlar: “Bu FETÖ kavgası gibi. Bu ilişki bitti, artık dikiş tutmaz. AK Parti’nin de radikal-siyasal İslamcılarla, Mavi Marmara’daki manyak tiplerle de, kafadan İsrail düşmanı, kafadan Batı düşman. Her şeye düşman garip garip tiplerle de yolların ayrılması lazım. Bu saatten sonra Tayyip Bey bunları yapacaktır diye tahmin ediyorum. İngiltere’yle, Amerika ile yoluna sokup biraz daha bu işlere bakmamız gerekli diye düşünüyorum.”
Sadece Türkiye’den değil, dünyanın birçok vicdanlı aktivistin destek verdiği ve insanlığın gördüğü en etkili eylem olan Mavi Marmara’ya katılanlara hakaret eden bu tetikçiler, şahsi temennilerinden öteye Batı’nın Türkiye’ye yaptırmaya çalıştığı politikalarının uygulamaya çalışan yerli uzantılarıdır. Bu zihniyete göre Müslümanları dışlayıp Batıyla çalışan işbirlikçiler “Ilımlı İslam”, İşgalci Batıya karşı haklarını savunan Müslümanlar ise “Radikal İslamcı” olarak kategorize etmekteler.
Bu Pelikancılar bir süredir “İslamcılar”a hakaretler yağdırıyor ve onların tasfiye edilmesi için çırpınıyorlar. Tıpkı FETÖ’cüler gibi…Aşağıdaki sözler FETÖ’nün bir kalemşoruna ait, ama Pelikancıların “İslamcılar”a bakışıyla pek örtüşüyor: “Filistin davası siyasi bir davadır ve dinimizi zedelemektedir.” “Bizim işimiz AKP’yle değil, Siyasal İslam’la. Bu anlayış yok olana kadar yola devam.” Gerek Türkiye’de, gerekse İslam coğrafyasında mazlumların sesi olmuş, bölge halklarının da teveccühünü kazanmış Ak Parti, aynı zamanda Türkiye’nin en seviyeli, en reformcu, en entelektüel partisi olduğuna inanıyoruz. Şimdi AK Parti adına konuştuğunu, hatta gücünü “Reis’ten” aldığını söyleyen bu seviyesiz, ahlaksız ve ölçüsüz tipler yüzünden sahip olduğu algı zedelemektedir. Bu sadece AK Parti adına değil, ülke adına çok üzücü… 16 Nisan öncesi araştırmalarda, AK Parti tabanında birçok insanın bu dilden çok rahatsız olduğu tespit edilmişti.
‘AK Parti’ye en iyi nasıl zarar verilir?’ diye sorulsa, ‘en iyi bu kötü niyetli, kötü üsluplu insanların eliyle verilir’ derler. Yaşananlar, insanların gönlünde yara açıyor, uzaklaştırıyor, kırıyor ve öfkelendiriyor. Bu gün olduğu gibi, bir kriz anında patlamalara neden oluyor. İnsanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan saygıdan ve sevgiden sabrediyorlar hala. % 48.6’ya ulaşan hayır tercihinde CHP’nin başarısından çok siyaset ve topluma musallat olmuş bu musibetlerin katkısını irdelemek elzemdir. 16 Nisan, AK Parti için bir yenilenme, bir dönüşüm fırsatı veriyor. Geç kalmadan bu konunun yetkililerce iyi değerlendirilip adımlar atılacağını umut ediyoruz. Ve bizler İslami kimliğimizle İsrail ve Siyonist zihniyete ve yerli uzantıları var olduğu sürece onlardan beri olduğumuzu ve her zaman karşılarında duracağımızı bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.”