Son Güncelleme: 19 Mart 2018 16:16 Umut Radyo sahibi Uğur Çınar, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD ) tarafından önceki gün İstanbul Conrad Otel’de düzenlenen, ‘Göç ve Mülteciler’ kapanış konferansına katıldı.
Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) organizasyonuyla düzenlenen UNICEF, Birleşmiş Milletler, İçişleri Bakanlığı ve T.C. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü yetkililerinin katılımı ile göç ve mültecilik konularında önemli bilgilerin verildiği seminerler kapanış konferansı ile sona erdi.
Konferansa konuşmacı olarak Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Dış İlişkiler ve Enformasyon Müdürü ve Sözcüsü Selin Ünal, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Başkanı Rıza Özel, Gazeteci Marc Micallef, Reuters muhabiri Murad Sezer, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Toplumsal Cinsiyet Uzmanı Bora Özbek, Jiji Press’ten gazeteci Vehbi Baş, NTV’den gazeteci Mete Çubukçu, Al Araby TV’den Suriyeli gazeteci Adnan Aldaher, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu İletişim Bölümü Başkanı Sema Hotsa, Brüksel’den Euro Academic EASC Başkanı Mustafa Ulusoy, TC. İstanbul Kültür Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Bora Bayraktar, NEW – TR Haber’den Suriyeli Gazeteci Mohammed Abdi katıldı.
DAKİKADA 20 KİŞİ ÜLKESİNİ TERK ETMEK ZORUNDA KALIYOR
Konferansının açılış konuşmasını yapan SGDD Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak, 2. Dünya Savaşından sonra en büyük krizin yaşandığını söyleyerek, “Ülkemizde 3,2 milyondan fazla Suriyeli geçici koruma altında bulunmakta. 400 binden fazla, farklı ülkelerden mülteciler var. Dünya, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük krizi yaşıyor. Dakikada 20 kişi savaş veya ekonomik nedenlerden dolayı ülkesinden ayrılmak zorunda kalıyor” dedi.
BASIN DİLİ ÖNEMLİ
Basın mensuplarının haber dili ve terminolojinin önemli olduğunu ifade eden Kavlak, “Türk toplumu ile mülteciler arasında çatışmalar olabiliyor. Göç konusunun her boyutuyla algılanması için basın mensuplarının rolü önemli. Birçok çalışma yapıldı ama konunun toplum nezdinde daha iyi anlaşılması için yeterli çalışma yapılmadı. Bu buluşmalarla hem basın mensuplarının uzmanlarla bir araya gelip kafalarındaki soruları sorması, konunun farklı boyutlarla işlenmesi ve tartışılması anlamında oldukça önemli bir buluşma olduğunu düşünüyoruz. Mülteci konusunun toplumda ne biçimde algılandığı ile ilgili basın mensuplarının önemli bir sorumluluğu var” diye konuştu.
MEDYANIN MÜLTECİ ALGISI ÇOK ÖNEMLİ
Programda konuşan Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü Mehmet Akarca, Türkiye’de vatandaşların mülteci algısı üzerine en büyük etkiyi, yazılı ve görsel basının oluşturduğu düşüncesinden hareketle 700’den fazla basın mensubuna göç ve mültecilik konuları hakkında eğitim veriliğini belirterek seminerlerde medyadaki mülteci algısına dikkat çekildiğini özellikle nefret söylemi ve ırkçılık konusunda doğru terminoloji kullanımının yanı sıra, doğru haber yapımının da öneminin anlatıldığını kaydetti.
TÜRKİYE DÜNYAYA ÖRNEK
Muhacirler konusunda Türkiye’nin dünyaya örnek olmasına rağmen dünya basınından beklenen ilgiyi görmediğini söyleyen Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Mehmet Akarca, “Türkiye mülteciler konusunda dünya çapında en büyük desteği verdi. Ancak gösterdiği çabalara rağmen hak ettiği yeri görmedi” şeklinde konuştu.
BİZ MİSAFİRPERVER BİR ÜLKEYİZ
Geçmişten günümüze kadar Türk milletinin mazlumlara yardım ettiğini ifade eden Akarca “Biz sadece son zamanlarda değil Osmanlı Devleti’nden bu yana misafirperverliğimizi ön plana çıkarmışız. Anadolu’ya sığınmak isteyenlere ya da mazlumlara kucağımızı sonuna kadar açmışız. Hatta yüreğimizi de açmışız. Hitler’in zulmünden kaçan Yahudiler Türkiye’ye sığınmışlar. Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye gelip sığınanlar, Bulgaristan’da asimilasyon politikası uygulanırken kaçıp gelen Türkler ülkemize iltica etti. Saddam Hüseyin Halepçe’de kimyasal katliam uygularken yaklaşık 500 bin Kürt, Türkmen, Arap bizlere sığındı” dedi.
KİMSE EVİNİ TERK ETMEK İSTEMEZ!
3 milyon 250 bin Suriyeli’nin Türkiye’ye gelirken yaşadıkları zorluklara değinen Akarca, “Bir insanın evini, yurdunu terk etmesi çok zor. Gözyaşları, bir yandan da ölüm korkusu var. ‘Türkiye onlar için ne yapıyor?’ Eğitim veriyoruz, sağlık sorunlarını gideriyoruz, barınma, yiyecek, içecek ve ibadet ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Biz bununla ve bu özelliklerimizle övünmeliyiz. Çok mutlu olmalıyız. Dünyada hiçbir ülke bunu yapamıyor” ifadelerini kullandı.