Son Güncelleme: 13 Mayıs 2017 15:27 Çorum Ziraat Mühendisleri Oda Başkanı Necati Gül, Dünya Çiftçiler Günü sebebiyle yayınladığı mesajında; tarım ürünlerini ve gıdanın insan hayatında ki önemine vurgu yaptı.
Bugün yeryüzünde 7.2 milyar insan ömür sürdürdüğünü belirten Gül, “Oysa, 1970 yılında dünya nüfusu bugünün yarısı kadar 3.5 milyardı. Bu rakamlar tarım ürünleri ve gıdanın ne kadar önemli olduğunu, önümüzdeki dönemde de önemli olmaya devam edeceğini gösteriyor. FAO raporları da dünyada gıda ve tarımsal ürünlerin öneminin ve fiyatlarının ilerde artacağını gösteriyor” dedi.
Gül, “Peki, bizim gündemimizde bu konu yeterince önemle yer alıyor mu? Buna “Evet alıyor” yanıtını vermemiz tarımsal konularla ilgili veriler açısından pek mümkün görülmüyor. Öyle olsaydı, iyiye gitseydi bugün sorunlarda değil daha iyine yapabilirizi konuşmuş olurduk” ifadesinde bulunduğu mesajını şu şekilde sürdürdü;
“Bu gün ülkemizde üretici ürettiği birçok ürünün değer bulmadığını düşünerek tarlalarını boş bırakıp üretmekten vazgeçiyor. Tarımsal alanların sadece yüzde 14.8’inde ekim yapılıyor. Tarımsal merkezler genç nüfus hızla terkedip kentlere göç ettiği için, kalan yaşlı nüfusun toprağı işleyebilmesi zorlaşıyor. Tarımsal girdiler dünyanın diğer ülkelerine göre çok daha pahalı. Dünyanın en pahalı mazotunu bizim çiftçimiz kullanıyor. Gübre, yem ve ilaç fiyatları pahalı. Çoğu dışarıdan alındığı ithal edildiği için döviz arttıkça maliyet artıyor. Ailelerce işlenen tarım alanları miras yoluyla bölünmeler nedeniyle ölçek ekonomisine uygun değil.Ürünün tarladan çıkış fiyatı ile kentlerde tüketicinin alım fiyatı arasında 3-5 kat artışa yol açan bir aracılık zinciri söz konusu. Bu yüksek fiyat karşısında düşünülen tek önlem o ürünü “ithal” ederek, fiyatı dengelemek yolu oluyor. Bu da son kırmızı et ithal izninde yaşandığı gibi, bir yandan içerde üreticiyi zor durumda bırakırken, birkaç ay sonra fiyatlar eskiye dönüp yeniden yükseliyor.
Oysa, ülkemiz birçok üründe dünya sıralamasında yer alan tarımsal üretim gücüne sahibiz. Buna karşın, “Üretim yapımıza ve imkanlarımıza bağlı bir tarımsal stratejimiz olmadığı için” sorunlarla boğuşup duruyoruz. Bu alanda devlet desteklerle ilgili sözünü de tutamıyor. 2006 yılında GSMH’nın yüzde 1’ini her yıl tarımsal destek olarak ayırıp kullanmamız yasal zorunluluk olarak düzenlenmesine karşın, bunu ayırıp kullanamıyoruz. Destekleri de bizim öncelikli ürünlerimizi önde tutarak değil, her alana biraz olarak yaygın uyguluyoruz. Seçici ve ürün geliştirici olarak kullanmıyoruz.
Bütün bunlar bizim yeni ve kendi önceliklerimize dayalı, iktidarlar bakanlar değiştikçe değişmeyen, “Tarım Hayvancılık stratejisini” hazırlamamızı zorunlu kılıyor. Sorunlarımızı sıralayıp, çözüm önerilerimizi ve önceliklerimizi ele alarak bu yeni stratejiyi uzun süreli olarak uygulayacak şekilde gündeme almalıyız.
Emeğinin karşılığını üretimleriyle alan bir gelecek temennisi ile çiftçilerimizin “Dünya Çiftçiler Gününü” kutlarım”