Son Güncelleme: 12 Haziran 2017 10:14 Ziraat Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Necati Gül, 1945 yılında yayınlanan 4760 sayılı Toprak Bayramı Kanunu’na göre her yıl 11 Haziran’ı takip eden ilk Pazar gününün “Toprak Bayramı” olarak kutlandığını söyledi.
Gül, “Tarımsal faaliyet dışında sanayi ve hizmet sektörlerinin de baskısı altında olan topraklarımız her geçen gün azalmakta ve bu azalış sürekli tarımın aleyhine gelişmektedir. Bütün bunların önüne geçmek için, toprağın doğal ve yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını, geliştirilmesini ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı arazi kullanımını sağlamak için; 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu 03.07.2005 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe girmiştir” dedi. Gül’ün konuya ilişkin açıklaması şöyle:
“Günümüzde dünyada her gün açlıktan milyonlarca insanın ölmektedir. Küresel iklim değişiklikleri, kuraklık, gıda güvenliği ve kırsal kalkınma gibi hususların tarımın önemini dolayısıyla toprağın önemini daha da artırmaktadır. Bu çerçevede toprak ve su kaynaklarının kullanımına ilişkin düzenlemeler öncelikli çalışmaları arasında önemli bir yer tutmaktadır. Sulama alanları koruma altına alınması, Toprak ve su kaynakları veri tabanı oluşturulması, Arazi kullanım planlarının yapılması, arazi toplulaştırma çalışmaları hızlandırılarak parçalanmanın önüne geçilmesi, topraklarımızın korunarak tarımsal üretimin istifadesine sunulması açısından oldukça önem arz etmektedir.
Hızla artan nüfusun her geçen gün artan gıda taleplerini karşılamak yönetim kademesinde bulunanların en önemli öncelikleri arasındadır. Buna mukabil bu taleplerin karşılanacağı üretimin temel kaynağı tarım toprakları sınırlıdır. Bu bilinçle kırsal alanlarda arazi düzenlemesi, işletme ölçeklerinin büyütülerek daha rasyonel bir arazi kullanımının temin edilmesi bugün yaşadığımız süreçte tarım sektöründe gördüğümüz en önemli konu başlıklarıdır. Sürdürülebilir bir kırsal kalkınma için topraklarımızın bozulmadan yok olmadan gelecek nesillere aktarılması bizim en önemli görevimiz olmalıdır. Yok olan topraklarla birlikte, geleceğimizi de yok ettiğimizi; sadece İlimizde son on yılda 50 bin hektar alanın amaç dışı kullanıma çıkarıldığını unutmayalım.
Ne yazık ki o toprak; yaşamdır, candır. Mal bilip alıp-sattığımız, fethedip mülk edindiğimiz, devredip kiraladığımız, hakkına, bedenine, ruhuna tecavüz ettiğimiz, kazmayla karnını yarıp, betonla boğup, taşla başını ezdiğimiz ve inancımıza göre varoluş hammaddemizdir. Toprak Bayramı kutlu olsun!”