Türkiye Gençlik Vakfı “ TÜGVA” İskilip’te tarihi dokuyu incelemeye aldı.
Türkiye Gençlik Vakfı “ TÜGVA” İskilip ilçe temsilcisi Alihan Deveci İskilip’in Tarihi dokusunu incelemeye ve araştırmaya başladı.
Göreve geldiği ilk günden beri sürekli çalışmalar yürüten Deveci ilçe kültürünün gelecek kuşaklara aktarılması ve onlara öğretilmesi için çalışmalarına devam ediyor.
Türkiye Gençlik Vakfı “ TÜGVA” İskilip İlçe temsilcisi Alihan Deveci yaptığı açıklamada; “ Tarihte kapı tokmaklarına M.Ö. 9.yy’dan beri rastlamaktayız. Selçuklu dönemine ait en eski kapı tokmağı Ejder ve Aslan başlı kompozisyonları olan Cizre Ulu Camii kapılarında bulunmaktadır.
Türk ve İslam mimarisinin ziynet eşyası olan kapı tokmakları dönemimizde en çok sivil mimaride karşımıza çıkmaktadır. İşlevsel olarak bakıldığında Dönem anlayışı, Zerafet timsali İkonografik olarak bakıldığında, Derin bir kültürel belleğin habercisi olarak isnat ettiğimiz mimari nakışlarımızdır.
Kapılar bu derin ve sembolik anlamın bir göstergesidir. Hayrın, İlmin, Sanatın, Üslûbun, Zanaatın, Zihniyetin, Diplomasinin ve Ekonominin bu küçük görünen örgeler üzerinde ne kadar kıymetli izahlara ulaştığını görmek mümkündür. Bazen hayırla açılan Bismillah, Bazen Maşallah, Bazen Allah’ın adlarıyla temsil bulan bu zenginliğimiz iyiliğin habercisi olmuştur. Biçimsel olarak farklılık gösterse de maden işçiliğinin Kur’an-ı kerim den kelimelerle mahtut edilerek bezendiğini örneklerde görmekteyiz.
Örneğin; Allah CC’nin 99 ismini içeren Esmaül hüsnasında EL-Fettah zikrinin birçok örnekte müsenna olarak işlendiği görülmektedir. Açan anlamına gelen bu kelime Ayasofya 1. Mahmut kütüphanesi kapısında teşhir edilmektedir.
İskilip geleneksel konut mimarisinde kapı bileşenlerinden birisi olan kapı tokmak ve halkaları Yerel kültürümüzün mahremiyet düşüncesiyle oluşturulmuş dış avlu duvarlarının Cadde, Sokak, Mesken ve Malik ile iletişimini sağlayan nadide ve bir o kadarda özümüze götüren elemanlardır. Malikle misafir/konuk arasındaki diyaloğu kapı tokmakları üzerinden izah etmek Zikredilen o özün kendisidir.
Her bölgede görüldüğü gibi Sağlık tanrısı Asklephion’dan ismini alan İskilip kapılarında da görmek mümkündür. Misal verecek olursak Kalın ses çıkartan bir kapı tokmağı ev sahibi tarafından duyulduğunda gelenin erkek bir birey olduğunu ve karşılayacak kişinin mümkünse evin yetişkin erkek bireylerinin karşılaması gerektiği anlamına gelmektedir. Fakat kapıdan gelen ses ince ise gelen kişinin kadın olduğu anlamına gelir ve ev sahipleri tarafından mümkünse evin yetişkin kadınlarının karşılaması gerektiği anlamına gelmektedir.
Bunların dışında da İskilip’te görmüş olduğumuz el şeklinde kolun bilekten aşağısı tasarlanarak avuç içine bir top yerleştirilen ve yüzük parmağının üzerine kaşlı yüzük eklenen pirinç malzemeden döküm tekniğiyle yapılmış örneklerde Manevi kimliğimizin ve belli bir dönemin örgeleri olarak hâlâ yaşamaya, yaşatılmaya devam etmektedir. İnsan eli biçimli bu kapı tokmaklarının bilek kısmına işlenen dört yapraklı çiçek formu bileklik ve yüzük parmağında kaşlı bir bayan yüzüğü taşıması Yukarıdaki izahımızı belgelemektedir. M.Ö 3000’de Hattu uygarlığının İskilyasıydı, antik şehrin iyon yıl olan ameros ilgi adasında Askilopyon dedi yıllar geçti bizansın en önemli üç şehrinden birisi oldu. 1075’te Selçuklu hükümdarı gümüştekin Ahmet Gazi fethetti, yıldırım Beyazıt Osmanlı hakimiyetine aldı. Kanuni döneminde Fransızlar eskülepö diye bahsetti kaynaklarında. Şimdi bizler bu koskoca kültürel mirasın bekçileriyiz, Bu küçük ama sıcak şehrin çocuklarıyız, gençleriyiz. Herkes doğup büyüdüğü şehri sever ama biz bu topraklara Aşığız” şeklinde açıklamalarda bulundu.