Son Güncelleme: 9 Mart 2016 19:03 Çorum Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu, “Demokrasi kültürünü ve işleyişini güçlendiren yeni bir anayasaya ihtiyaç vardır. Sadece anayasaya mı? Hayır. Yeni Anayasaya, İçtüzüğe ve Avrupa Birliği sürecini hızlandırılmasına ihtiyaç vardır ve değişeceğine de inanıyorum. Bu parlamento bunu değiştirme şerefine sahip olmalıdır. Değiştirmezse halk değiştirir. Anayasayı değiştirmeyenleri de halk değiştirir” dedi.
Çorum Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu, Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından Şükrü Karatepe ile birlikte TRT AVAZ’da Doç. Dr. Erdinç Yazıcının hazırlayıp sunduğu Düşünce Avazı programına konuk oldu. Programda Yeni Anayasa değerlendirildi.
Uslu, “Anayasa Mahkemesinde vesayet sisteminin ortadan kaldırılması bile Anayasanın değişmesi için yüzlerce nedenlerden sadece bir tanesidir. Anayasa Mahkemesi başka Yüksek mahkemeleri, onların süreçlerini karar yetkilerini bypass ediyor ve kendisi karar veriyor. Anayasa Mahkemesi hepsinin/bütün mahkemelerin ve gerekirse Meclisin yerine ben karar veririm diyor. Yüksek Mahkeme; Meclis’in çıkardığı bir kanuna yapılan itirazı tutuyor kendini TBMM’nin yerine koyup hüküm ihdas ediyor. Anayasanın kendilerine sağladığı haklarla, çizdiği sınırlarla yetinmeyen kesimler yeni vesayetler oluşturmaya çalışıyorlar. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin ise Anayasa da bir aksesuar olmanın ötesinde bütün süreçlerde etkin olarak belirleyici olmalıdır. Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletin ise onun dışındaki bütün kurumlar, kesimler, aidiyetler kendilerine çizilen yetkilerle, sınırlarla yetinmelidir. Anayasanın 18 kez olmak üzere % 65’i değişmiş, bağlama konsepti kalmamış, darmadağın olmuş, ruhu da kalmamıştır. Konsepti, ruhu olan yeni bir anayasa yapmak lazım. Yeni bir Anayasada mutabakat aramak iyi olur. Şimdi bakıyorsunuz o yoksa bende yokum deniyor. Bu şart değil senin görüşün, taahhüttün yok mu? Sen ona da karşıyım, buna da karşıyım. Her şeye karşıyım. Niye? “Senden gelen her şeye karşıyım. Sana karşıyım çünkü” diyorsun. Bu siyasetçi yaklaşımı değil. Oysa siyaset kültüründe dinleyeceksin, anlayacaksın ve esneyeceksin. Bunun adına diyalog deniyor. Diyalog kültüründen gelen bir siyasi anlayışın dün söyledikleri ile tutarlı olmak adına mevcut işleyişteki tıkanıkları gidermek adına söyleyecek sözü olmalıdır. “O varsa ben yokum. O ne derse ben karşısındayım” gibi bir anlayış saplantı, yanlıştır. Bu defa anayasanın değişmesi gerekiyor. Geçen defa başladık 35 defa ayrı oturum yapıldı. Anayasa uzlaşma komisyonunda çıkmadı. Bu defa CHP gelmem diyor. MHP diyor ki “onu da çağırın”. Peki, bir defa daha çağıralım diyorsunuz ama “gelmem” diyor. Gelmezse ne olacak diyorsunuz? Siz 330’u bulun referanduma götürün biz gereken katkıyı sağlarız deniliyor. Bu güzel bir yaklaşım ama izaha muhtaç bir yaklaşım. 330’u bulmak konusunda katkı vereceksen oradan başlamak lazım. Araya böyle şartlar, setler oluşturmak, ama, fakat, ancak, lakin gibi Anayasamızda çokça var olan hakları kısıtlayan, sınırlayan yaklaşımlardır. Yeni Anayasaya toplumun ihtiyacı vardır. Ama nasıl bir Anayasa? Sorusunun cevabını vermek konusunda insanların daha istekli, duyarlı, tutarlı davranıyor olmaları gerekir. Bu konuda söylenecek çok söz var. Lakin 25 yıldır biz yeni bir anayasa söylemini 12 Eylül’ün hemen ardından dile getirmeye çalıştık. Ne yazık ki suya sabuna dokunmayan bazı maddeler değişti. Güçlü olduğumuz dönemlerde önemli değişiklikler yaptık. Ama hâlâ toplumun kısa az, öz bir anayasaya ihtiyacı bulunmaktadır. Bizim anayasamız çok teferruatlıdır. Nitekim anayasası olmayan ülkeler bile vardır. Birazda demokrasi kültürünü ve işleyişini güçlendiren yeni bir anayasaya ihtiyaç vardır. Sadece anayasaya mı? Hayır. Yeni Anayasaya, İçtüzüğe, Avrupa Birliği sürecini hızlandırılmasına ihtiyaç vardır. Anayasanın değişeceğine inanıyorum. Bu parlamento bunu değiştirme şerefine sahip olmalıdır. Değiştirmezse halk değiştirir. Anayasayı değiştirmeyenleri de halk değiştirir” şeklinde ifadelerde bulundu.