AK Parti’nin eski Çorum Milletvekili Salim Uslu, 28 Şubat’ın sivil ayağından hala hesap sorulmadığını belirterek, “Belki birilerini tatmin eder veya etmez askeri ayağına hesap soruldu ancak sivil ayağına hiç hesap sorulmadı” dedi.
1997 yılı 28 Şubat’ında yaşanan sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunan dönemin Hak-İş Başkanı Salim Uslu, 28 Şubat sürecinin bir yandaşlarının yanı sıra oyundaşları olduğunu belirtti.
28 Şubat süreciyle ilgili TESK Başkanı merhum Refik Baydur’un kitabının olduğunu hatırlatan Uslu, “Kitapta iddiaları var. Başlangıçta kendisinin sitemleri var ‘beni almadılar’ diye. Niye almadılar onu belli bir olgunluğa kavuşturmak için. Faruk Yücel ve ben o tarihte hiçbir toplantıya katılmadık. O dönemdeki siyasi iktidardaki sivil uzantıları bana randevu vermediler. Görüşmediler benimle. Ta ki kendileri iktidardan gidene kadar görüşmediler. Sadakat düzeyi yüksek insanları davet ettiler oraya. DİSK, Türk-İş ve TESK’in sadakat düzeyi çok yüksekti. Sonradan TİSK ve TOBB’u aldılar buraya. Hala bunlara hesap sorulmadı” dedi.
O dönem Tansu Çiller’e Refahyol hükümetinden çekilmeye ikna etmek için bir otelde toplantı yapıldığını anlatan Uslu, “Hatta toplantıya katılanlar yukarıda bir odada biz bekledik. Çiller seninle görüşecek dendi. Ayarlayan da Yalım Erez’dir. Yalız Erez görüşecek, güreşmenin ne faydası var. Çiller o dönem iktidardan alınsa, gitseydi Çiller tezgah kurulmuştu. Tam tezgah kurulmuştu. Ve Yalım Erez kurmuştu tezgahı da. TOBB Başkanı, Türk-İş Başkanı herkes ‘Efendim, bu Erbakan hocaya nasıl güvenip de onunla beraber oluyorsunuz?’ dediler. O dönem Ziraat Odaları Başkanı Faruk Yücel ile birlikte karşı çıktım ve dedim ki, ‘Demokratik yollarla gelmiştir. Güvenilir, güvenilmez olduğu ayrı bir olay şayet demokrasiye ve güveniyor ve inanıyorsanız sonuna kadar güvenmek zorundasınız.’ Bunun dışında sadakat düzeyi yüksek bu örgütülere hala kamudan arazi tahsis, satışı var mıdır? Bu konu üzerine gidilmemiştir. Banka kurma izni verilmiş midir? Bu konu üzerine gidilmemiştir. Ve yine kamu bankalarından kredi tahsisatı yapılmış mıdır? Bu konu üzerine gidilmemiştir. Ve yine başta Almanya, Hollanda olmak üzere Belçika vs. emekli generallerden oraya gönderilen koordinatörler var. Emekli general yada subaylardan, kimler ne yaptılar onlar? En uç derneklere bile para yardımı yaparken örtülü ödenekten kendilerinden olmayan, görmedikleri, sadakatlerini kanıtlamayanlara yok dediler” ifadelerini kullandı.
Bu tür çıkar ilişkileri olan kim varsa açığa çıkartılması gerektiğinin altını çizen Uslu, “Bunların açığa çıkartılması halinde 28 Şubat ile ilgili başlayan bu hesaplaşma bir devri sabık oluşturmak için değil, ama bir daha bu ülkede darbe, muhtıra olmasın diye bir şekilde hesaplaşmak lazım. İbreti alem için hesaplaşmak lazım. Eğer Yunanistan darbeci subaylarla hesaplaşmamış olsaydı darbeler devam ederdi. Önce darbeci subaylarla hesaplaşabildiğini, onların yanına kar kalmadığını göstermiştir. Maksadımız darbeci subaylarla hesaplaşılsın değil, bir devri sabık oluşturulsun değil maksadımız bundan sonra Türkiye’de darbe olmasın artık demek içindir. 28 Şubat’ta şahsen gördüğümüz zararlar ayrı. Evimizin kundaklanması falan. Onlara girmiyorum bile. Bir defa her darbe ve muhtıra bu ülkeyi en az 50 yıl geri götüren gelişmelere engel olan olaydır. Hepsi de dışarıdan bir kısım yönlendirmelerle yapılmaktadır. Her ne kadar gerekçeleri yerli olsa da, dışarıdan bir takım gayri milli unsurların bir kısım uluslararası unsurların yönlendirmeleriyle gerçekleşmektedir. Bütün bunların sona ermesi açısından mutlaka hesabının sorulması gerekir diye düşünüyorum” dedi.
“15 Temmuz darbe girişimi ile 28 Şubat arasında mutlaka bir bağ var”
15 Temmuz darbe girişimi ile 28 Şubat arasında mutlaka bir bağ olduğunu anlatan Uslu, “Bir defa 28 Şubat’taki bazı subayların sivil idareden, halktan milletten, milli iradeden o gün intikam alamadıkları için 15 Temmuz’da devam ettiklerini gözlemliyoruz. Böyle bir bağ var. Yani hiçbir darbenin müstakil olarak gerekçeleri bir öncekinden çok farklı değil. İkincisi Muhsin beyi şehit edenleri de bu işin içerisinde olduğu söyleniyor. Ne kadar onu bilmiyorum. O gün görevde olan bazı generaller emekliler. Fakat zihniyet aynı zihniyet. Her harp okulu öğrencisi geleceğin cumhurbaşkanı olarak yetişmeye çalışıyor, yetiştiriliyor. Geleceğin cumhurbaşkanı olacak adam da ister istemez ben darbe yapacağım diye geliyor, yetişiyor. Hal böyle olunca 15 Temmuz’dan sonraki gelişmelerin hepsi millet lehinedir. Millet lehine düzenleme yapılmıştır. Harp okullarının kapatılmış olması, Milli Savunma Bakanlığı’na Genelkurmay’ın bağlanmış olması, Genelkurmay’ın müstakil bir kurum olmaktan çıkarılması Milli Savunma Bakanlığa bağlı bir kurum olarak devam etmesi hepsi ama hepsi polis okullarının kapatılması 15 Temmuz ile 28 Şubat arasındaki bağlardan kaynaklanmaktadır.