Son Güncelleme: 6 Kasım 2018 10:32 Bilgisayar üretiminde Türkiye’nin ilk yerli malı belgesini alan Technopc’nin Yönetici Ortağı Murat Yücel, 6 kategoride 80 çeşit ürünleri olduğunu söyledi.
‘Made in Turkey’ için yüzde 51 şartının yüksek olduğunu anlatan Yücel, bu oranın düşürülerek daha fazla şirketin yerli üretime geçebileceğini, böylece Türkiye’nin datasının da Türkiye’de kalabileceğini söyledi. Yücel, ayrıca vatandaşların yerli ürünlere karşı ön yargılarını yıkıp, şans vermelerini istedi.
Türkiye’de bilgisayar üretiminde yüzde 53’lük yerlilik oranı ile ilk yerli malı belgesi alan Technopc’nin Yönetici Ortağı Murat Yücel, Türkiye’nin gerçek potansiyeline ulaşması için yerli ve milli üretimin yanı sıra en azından yüzde 50 ihracatın çok önemli olduğunu vurguladı.
Yerel ve kurumsal bilgisayar üretimi ile medikal ve endüstriyel çözümler 20 yıllık geçmişlerinin ilk 10 yılında yabancı markaların ürünlerini sattıklarını fakat daha sonra yerli üretime önem verdiklerinin altını çizen Yücel, özellikle son 5 yıldır yabancı hiçbir markayı satışa sunmadıklarının bilgisini verdi.
Yücel, “Zamanla ürün gamımız ciddi bir portföye ulaştı. Şu an 6 kategoride 80 çeşit ürünümüz var. Bu ürün portföyünde yerli başka bir marka yok. Kataloğumuzda bulunan ürünlerin yüzde 50’den fazlası rakiplerimizde yok. Halihazırda Cezayir, Irak, Azerbaycan, Türkmenistan, Kıbrıs, Dubai, Kazakistan, Özbekistan, İngiltere, Hollanda, Almanya, Tunus, BAE, Katar, Rusya, Malezya ve Sri Lanka gibi birçok ülkeye ihracat yapıyoruz. Her gün ulaştığımız ülke sayısını arttırmak, Türk ürünlerinin kalitesini göstermek için çabalıyoruz” dedi.
Datalarımız Türkiye’de kalmalı
Türkiye’deki yasa gereği bir şirketin ‘Made in Turkey’ olması için yüzde 51 yerlilik oranına sahip olması gerektiğini belirten Yücel, “Bizde çok yüksek olan bu oran örneğin Tayvan’da yüzde 39. Yüzde 20’lerde olması daha uygun olur. Böylece daha fazla şirket yerli üretimin içerisinde yer alabilir” dedi. Ayrıca, üretmekle birlikte ülke olarak markalaşmaya da önem verilmesi gerektiğini vurgulayan Yücel, “Mesela tekstil gibi sektörlerde faaliyet gösteren markalar üretimini Vietnam’da yapıyor diye daha ucuza satmıyor ürününü, yine yüksek fiyattan etiketle satışa çıkartıyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’deki yüzde 5’i bulmayan yerlilik oranının arttırılmasının birçok açıdan hem şirketlere hem de ülke ekonomisine katkı sağlayacağının altını çizen Yücel, bu sürecin hiç kolay olmadığını ama ciddi avantajlara da sahip olduğumuzu söyledi. Hiçbir global üreticinin yerel çözüm sağlama konusunda müşterileri dinlemeye zaman ayıramadığını anlatan Yücel, “Yapıları bunlara uygun değil” dedi. Bulunduğumuz coğrafi bölge ve yapılan proje ile araştırmalarda aslında Türkiye’nin bilgi birikiminin bu konularda tüm komşularımızdan ileride olduğunu söyleyen Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yerlilik oranımızın artması ithalat rakamlarımızı belli ölçülerde geri çekerek cari açığın azalmasına da fayda sağlayacaktır. Ülkemizde yatırımlarla birlikte kapasite arttırımları ve istihdam artacaktır. Üniversitelerin Elektronik/Bilgisayar bölümlerinden ve ilgili meslek okullarından mezun olanlar için ciddi bir iş ve tecrübe imkanı sağlayacaktır. Bu konudaki gelişmeler doğrudan bizim ihracat gelirlerimizin artışına yansıyacaktır. Ciddi ihtiyaç ve talep var. Bunları organize şekilde değerlendirmek ciddi kazanç olacaktır.” Ayrıca Yücel, katma değerli ürün için teknokentlerde geliştirilen yazılımların donanımlar ile bütünleştirilmesinin daha faydalı olacağını belirtti. “Teknolojiyi kendi ülkemizde üretirsek kişisel bilgilerimiz, datalarımız, verilerimiz yabancıların ellerinde olmaz. Özellikle anakart üretimine ağırlık vermeliyiz” uyarısında bulundu.
Yerli ürüne şans verilmeli
Vatandaşların yerli ürünlere karşı tereddütlü yaklaştıklarını da anlatan Yücel, şunları kaydetti: “Bu sorun üretici olarak bizi zorluyor. Bu algıyı değiştirmek için çok uğraşıyoruz ve bunun bizi deneyen, dinleyen tüm müşterilerimizle başarıyoruz. Bu algı yerli teknoloji markalarının iyi, kaliteli veya rakiplerine oranla aynı seviyede olamayacağı hatta servis sorunu yaşayabileceği yönünde. Oysa dünyada global birçok markanın modelinde çok ciddi sorunlar çıkabiliyor, servislere geri çağırılabiliyor. Tüketici yerli ürünü tercih ettikten sonra herhangi bir sorunla karşılaştığında daha kısa zamanda daha iyi şartlarda servis hizmeti alabiliyor. Birebir iletişim kurabiliyor. Bizim birincil önceliğimiz ürün kalitesi, sonra ürün tasarımı ve görseli. Ürün üzerindeki tüm bileşenlerin en kalitelisini kullanarak rakiplerimizle aramızda bu konuda da fark oluşturuyoruz. Bu da bizim tercih edilmemizi sağlıyor, müşteri yeter ki ürünümüzü ön yargısız bir şekilde test etsin, kullansın. Tek isteğimiz tüm ürünleri aynı tutmaması ve araştırıp baktığı yerli markalara da bir şans vermesi.”